1 Nisan 2021 Perşembe

Suçlu Ebeveyn Olmak!







“Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı asla unutmazmış.” Hepimizin çocukluk dönemi kurdun kışı gibidir. Bir sürü hasar alırız; kimisini atlatır, kimisini bir türlü aşamayız. Kocaman insanlar oluruz: iş sahibi, eş sahibi, hatta çocuk sahibi… Ama yine de o çocuklukta yaşanan her ne ise, yakamızı bırakmaz. Çok güzel bir çocukluk geçirmişizdir belki; annemizin babamızın hayatlarının tam ortasında, gözlerinden bile sakındığı, korumalı ve zenginlik içinde… Belki de aile kavgalarının ve şiddetin olduğu bir evde, hep dışlanarak… Belki boşanmış bir anne babanın arasında kalarak, tüm duyguları tüketilmiş, “koruyalım” derken daha çok zarar verilmiş biri olarak… Ya da çok küçük yaşta çalışmak zorunda kalmış, eğitimini tamamlayamamış ama hayatı erken yaşta öğrenmiş biri… Belki çok uzak bir köyde, mahrumiyet ve yokluk içinde, törelere boyun eğerek… Ya da çok kalabalık bir ailede, adının bile hatırlanmadığı, tek derdin namus ve geçim olduğu bir evde büyümüşüzdür. Nasıl yetiştirilirsek yetiştirilelim, geçmişte bizi yaralayacak ve bugüne taşıdığımız bir derdimiz olacaktır. Hayatın içinde kendimizi ne zaman yetersiz hissetsek, ilişkilerimizde ya da işimizde başarılı olamazsak, ilk aklımıza gelen; anne ve babamızın bizde yarattığı psikolojik etkiler olur: – Babamı dinlemeyecektim… – Annem beni rahat bırakmadı… – Beni çok serbest bıraktılar ya da nefes aldırmadılar… – Onları çok küçük yaşta kaybettim. Bu yalnızlığı hak etmemiştim… – Beni zaten hiç sevmediler; ben onların hayal kırıklığıydım… Ya çok sevilmekten, ya ilgisizlikten ya da fazla korumacılıktan şikâyet ederiz. Ve suçlanacak kişiler bellidir: Anne ve baba. Elimizde tutunacak bir acı aramaktır aslında yapılan. Gerçekten çok hatalı ebeveynleri geçiyorum ‘Kırmızı Oda’ misali… Onları aşıp bugüne gelmiş bir insanı ancak mutluluk

yıkar diye düşünüyorum. Çünkü bilmediği tek duygu odur. Bir de yaptığı her şeyi başa kakan, beklentili ebeveynler var: – Bizde evlat mı var? – Başkasının çocukları her gün arıyor annesini babasını! – Hiçbir faydanızı görmedik, daha bizden ne bekliyorsunuz? Çocuk, Allah’ın bir hediyesidir. En iyi şekilde yetiştirmek, ailenin görevidir. Ama mutlu olur ya da olmaz; bu da yetişen çocuğun karakteridir. İki taraf da üzerine düşen sorumluluğu bilirse ve sahip olduklarına değer verirse, geçmişte yaşananlar günümüze daha az yansır. Bize yapılanları değil, yapılmayanları görmek... O zamanın şartlarını unutup, günümüzle kıyaslamak… Hoşgörüyü ve merhameti unutmak… Bizi mutsuzluktan başka bir yere götürmez. İyilik yapın, iyi düşünün ve çalışın. Başarının ve mutluluğun sırrı budur. Sevgilerimle, Belgin BAYKAL

Ezik Demeyin Kimseye

Toplumun sessiz kahramanlarıdır onlar. Kendini öne atmayan, ama her şeyin farkında olan insanlar. Onlara ezik derler, çünkü bağırmazlar. Çün...