Aile terapisti Dr. Susan Mandel,
“Erkeklerin aldatmakla ilgili sorunları şu:
Erkekler kadınlar gibi ilişkilerde yapıcı ve iletişime yatkın değiller.” diyor.
“Bunun sonucunda ise, ilişkilerinde yaşadıkları boşlukları
dışarıda başka kadınlarla doldurmak istiyorlar.”
Çözüm iletişimde gizli…
Bu yazıyı okuyunca şaşırdım doğrusu,
erkekler üzerinde aldatma bir gereklilik sanki.
“Kendimi ifade edemiyorum, iletişim de kuramıyorum,
o zaman aldatmam kaçınılmaz.”
Gerçekten de iletişime yatkın değillerse,
başka kadınlarla iletişimi nasıl sağlayacak?
Yeni bir can, yeni bir kan iyi mi gelecek?
Bir yenisinde de aynı sorunu yaşadığı zaman diğerine mi geçecek?
Yani! Hayatı daldan dala atlayarak,
arkasında bir sürü yaralı kalp bırakarak mı geçecek?
Peki! Bu geçişlerde düşme yaşamayacak mı?
Sorunların üzerini örtüp diğerine gitmek bir erkeğe ne kazandıracak?
Sadece erkeklerle bir araya geldiklerinde
egolarını şişirecek hikâyelerden ibaret olmak
ya da işler kendi kontrolünden çıkarak
yuvasının dağılmasına kadar gidecek.
Gerçeklerinde hep bir arayış, pişmanlık ve kendisinden
memnun olmama hali olacak.
Son günlerde erkekleri anlatan bütün uzmanlar,
bir belgesel sunar gibi anlatıyorlar:
“Erkekler avcıdır, avlarını yakalamak için türlü türlü yalanlar söylerler,
kendilerini olmadıkları gibi gösterirler.
Amaçları tamamen avlanmak ve çiftleşmektir.
Testosteronları, yani erkeklik ve iktidar hormonları fazla çalıştığı için
aldatmaya çok yatkınlardır.
Bir de çok eşli.
Beraber olduğu dişisi ona eski ilgi ve alakayı göstermiyorsa,
hemen başka avlara çıkarlar ve
kendilerini rahatlatmak için ona değer
veren dişilerle beraber olurlar.”
Bir yandan dinliyorum, bir yandan okuyorum,
bir yandan da gülüyorum bu olanlara.
Doğruluk payı var tabii ama anlatım komik
Erkekleri getirdikleri son nokta:
Amaçları sadece çiftleşmek olan
ve ihtiyaçları için yaşayan ruhsuz, aşksız, ilkel insanlar!
Demek ki, aşk acısı çeken ve çektikleri acıdan dolayı
geride bu kadar güzel eserler bırakan şairlerimiz,
bestekârlarımız, ozanlarımız
çiftleşemedikleri için mi yazmışlar, çizmişler?
Bu kadar basit mi düşünmüşler yani?
Erkekler kadınlardan daha çok âşık olurlar ve acı çekerler.
Bunu kimse bilmez.
Bugünün ilişkilerini düşününce,
artık erkekler kadınlardan bıktılar.
Kadınları elde etmek o kadar kolay bir hâl aldı ki…
Hatta onlar beğendikleri erkeğe kendileri teklif eder hâle geldi.
Bu durumda erkekler aşklarını yaşayamaz oldular.
Çünkü çokluk onların tüm hevesini kesti.
Hiç peşinden koşturmadan,
kapısına kadar kendi istekleriyle gelen kadınlara
cinsellikten öte bir duyguyla bakamaz oldular.
Artık erkeklerin günahını almayın boşuna.
Biraz rahat bırakın, kendilerine gelsinler.
Sizi elde etmek için çaba harcasınlar.
Eski şairlerimiz aşklarından ölüyorlardı,
çünkü kavuşamıyor ve büyük hasret çekiyorlardı.
Onun için de sevdaları çok kıymetliydi.
Bir de günümüze bakın!
Her dakika deli gibi bir iletişim…
Bir yerden kapasan diğer yerden baş gösteriyor.
24 saat göz hapsi:
“Kiminle görüştün?”
“Kimi araştırdın?”
“Kimi merak ettin?”
“Kimin paylaşımını beğendin?”
Kavga sebebi oldu.
Ayrılsan her yerden sil,
resim kaldır, bağlantıları kes!
Büyük zaman kaybı…
İki taraf uzun yıllar ilişki yaşamış gibi
yorgunluk içinde ayrılır.
En uzunu 5 yılı geçmez, o ayrı.
Herkesin ilişkilerini gözden geçirip bir şeyler yapması gerekir.
Hayat sosyal medyadan ibaret olmamalı.
Sevgilerimle,
Belgin Baykal

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder