Tüm kanallarda haber programlarını
teker teker gezdim.
Değiştiremeyeceğim şeyler,
ruhsal çöküntü yarattı bende.
Haber değeri uğruna,
en mahrem acılar gözler önünde.
Biz izledikçe,
Daha kanlı,
daha çok reyting getiren haberler üretildi.
Dizilerden, programlardan şikayet etmeyin!
Hepsi bizim sayemizde
hala ekranlarda.
Artık gazetelerin yerini
teknoloji aldı büsbütün.
Telefonlarla, bilgisayarlarla
anında her şeye ulaşabiliyoruz.
Sokaklara yerleştirilen kameralar
her şeyi kaydediyor.
Gönüllü muhabirler sayesinde
her ölüm servis ediliyor.
Acılar engellenmeden,
"haber" etiketiyle sunuluyor.
İzin alınmadan,
özel anlar teşhir ediliyor.
Düşünün:
Bir yakınınız trafik kazası geçiriyor.
Olay yerine çağrılıyorsunuz
neyle karşılaşacağınızı bilmeden.
Gazeteciler sizden önce almış yerini,
sabırsızlıkla bekliyor.
Kameralar hazır,
acı en uygun açıdan alınacak.
Yakınınızın öldüğünü öğreniyorsunuz,
işte haber başlıyor.
Sizin çığlıklarınız, istemsiz yaptığınız hareketler
ekranlara taşınıyor izniniz alınmadan, saygısızca.
Bu görüntüler
defalarca gösteriliyor haber kanalalarında, sosyal medyada.
Peki bu haber
bize ne katar?
Acıyı paylaştık mı,
yoksa büyüttük mü?
Ben diyorum ki,
bu tür haberler başlıkla verilmeli.
Ayrıntılı görüntülerle değil,
Olumsuz haberle beslenen biri
zarar verebilir kendine ya da başkasına.
Haber izlerken de
seçici olmalıyız.
Nasıl dost seçiyorsak
haberi de seçmeliyiz.
Çünkü haber
ruha işler fark etmeden.
Her izlediğimiz, ruhumuza iz bırakır. Ne izliyorsak oyuz.
Haber değil, haberin insafı gerek bize.
Kötü haberciliğe hayır!
Sevgiyle kalın,
Belgin Baykal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder