Evlerin bir gizemi vardır.
İçinde neler yaşanır, kimse bilemez — yaşayanların dışında.
Yaşayanlar da bildiğini sanır.
O odalar, o kapılar, o duvarlar neler gizler…
Evin içinde bile bölünmeler olur, taraflar seçilir.
Ortada bir sır vardır; herkes bilir ama birbirinden saklar.
Ya da ortaya çıkana kadar, sakladıklarını sanırlar.
Bizim evde; üç kız kardeş, anne ve baba arasında
Babam kendini hep yalnız hissederdi.
Bu yalnızlığı, demokrat görünümlü diktatörlüğüne borçluydu.
Çünkü ona her şey anlatılmazdı;
Olay çıkarabilme potansiyeli fazlaydı.
Ama babamın bir başka yanı da vardı:
Büyük olaylarda olgun davranırdı.
“Babam duyarsa bittik” dediğimiz şeylerde
Biz bitmezdik.
Babam gerçekten baba olurdu.
Yine de bizimle ilgili hiçbir olumsuz hikâyeyi unutmazdı.
Olmadık zamanlarda hatırlar, mutlaka hatırlatırdı.
En sevdiği şey, olmadık şeylerden sorun çıkarmaktı.
Ya da hayatımızı yerinden oynatacak kararlar almaktı.
Orta üçteyken aynı yıl üç okul değiştirmiştim.
Çünkü babam “öyle olması gerektiğini” söyledi
Ve şehir değiştirdik.
Kendince haklı nedenleri vardı mutlaka — ama kendince.
En mutsuz senemdi.
Sonunda pişman olup aynı yıl geri dönünce,
Kararının ne kadar gereksiz olduğunu bize tatbikatlı anlatmış oldu.
Üçüncü okuluma kavuşmuştum, ama ne zorluklarla.
Yakınmalarıma hiç aldırmazdı:
“Okuyacak çocuk her yerde okur,” der geçerdi.
Şimdi aileler çocukların psikolojisini düşünürken çok gülüyorum.
Bizim psikolojimizi bozmak için ellerinden geleni yapmışlardı.
Ama yine de sağlam kalmaya çalışmıştık.
Aynı aileden kardeş olarak aynı mı çıktık?
Tabii ki hayır.
Farklı karakterlerdeydik.
Olaylara verdiğimiz tepkiler de öyle…
Kardeşliğin en güzel yanı,
Olumsuz durumlarda bir olabilmemizdi.
Her şeyi kendi aramızda konuşurduk.
Ama bazen biz bile ikiye bölünürdük.
Taraflar her gün değişebilirdi. :)
Babam, sadece idare ettiğimizi sandığımız biriydi.
Ama her şeyi bilirdi aslında.
Ya da sakladıklarımız eninde sonunda ortaya çıkardı zaten.
“Bir de kimse duymasın” olayımız vardı…
En komiği oydu.
Bir şeyi anlatırken hep şöyle başlardık:
“Sakın kimseye söyleme!”
Sonra bir bakardık, herkes biliyor.
Nasıl bu kadar hızlı yayılırdı, biz bile şaşırırdık.
Kardeşler arasında kıskançlık duygusunu yıllar sonra öğrendim.
Bizim bir yerlere gitme ihtimalimiz bile
Saklanmalı, paylaşılmamalıymış meğer.
Çünkü bizim aile mutlu insan sevmiyormuş. :)
Hep sorunlu ve hüzünlü olmalıymışız.
İnsan psikolojisinin
Ne kadar kolay bozulup,
Ama ne kadar zor tamir edildiğini
Sevgili ailem sayesinde anlamıştım.
Aile olmak güzel…
Ama gerçekten bir aile olabiliyorsak, değil mi?
Belgin Baykal
11 Ağustos 2021 Çarşamba
Aile Olmak!
Kendimi yazarak ifade ettiğimi anladığımdan beri yazdım ve sizlerle paylaşmak istedim. Belki satırlarımda kendinizden bir şeyler bulursunuz☺️
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
Ezik Demeyin Kimseye
Toplumun sessiz kahramanlarıdır onlar. Kendini öne atmayan, ama her şeyin farkında olan insanlar. Onlara ezik derler, çünkü bağırmazlar. Çün...
-
Geçen gün gözüme bu cümle çarptı ve üzerinde yazı yazacak kadar düşündüm. "Anahtar gibi sadece kaybolduğunda aranan...
-
Kartal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanlardandır. Bazıları 70 yıl kadar yaşar. Ama bu uzun ömür için, 40 yaşına gel...
-
Aile terapisti Dr. Susan Mandel, “Erkeklerin aldatmakla ilgili sorunları şu: Erkekler kadınlar gibi ilişkilerde yapıcı ve iletiş...