22 Şubat 2016 Pazartesi

Ayrılalım mı?



O eski “Bir yastıkta kocayın” sözlerinin artık tarihe karıştığı,
“Olursa gider, olmazsa kader" deriz, şeklinde evlenmeler günümüze yerleşti.
Birçok erkek, her duygusunu ve cinselliğini yaşadığı kızlarla evlenmek değil, 
eğlenmek istiyorlar. 
Yani sıkıştırılmadıkları sürece evliliğe yaklaşan çok az erkek var.
Kızlar da hem rahat hem de evli olmak istiyorlar.
Daha kendileri için bir şey yapamazken, bir evlilik 
sorumluluğunun altına girmek onlara zor geliyor.
Onlar, evliliği sadece gelinlik giyip çok güzel bir düğün, 
arkasından da balayı olarak görüyorlar.
Daha sonrası onları çok ilgilendirmiyor. Sıkılıp bunaldıkları yerde, 
“Ay yok ben dayanamayacağım, nerede o bekarlık günlerim, hiçbir 
özgürlüğüm kalmadı en iyisi ayrılsak mı” durumuna geliyorlar.
E iyi de nerede o verdiğiniz sözler, yeminler, 
"Sensiz olamıyorum", "Nefes alamıyorum", 
"Bir gün görmesem ölüyorum", 
"Sensiz hayatı düşünemiyorum" cümleleri. 
Hepsinin altı boş muydu?
Azıcık sıkılıp bunalınca, ayrılık çözüm mü?
Bir sonraki beraberliğinizde daha farklı şeyler mi yaşayacaksınız?
Aynı sorunlar onunla da olmayacak mı?
Önce, evliliğe ne kadar hazırsınız onu test edin.
Bir evliliğin sorumluluklarını yerine getirebiliyor musunuz?
İdare edici misiniz? İdare edilen misiniz?
Önce kendinizi tanıyın.
Ne kadar fedakarsınız? Sevdiğiniz için nelerden vaz geçebilirsiniz?
Bunların cevabını vermeden evlilik işine girerseniz, “Sonunda en 
kötü ayrılırız” felsefesiyle yol almış olursunuz.
Her ayrılık duygusal bir yüktür.
“Ben aşkı yalnız sana yakıştığı için severim,
bana da yaşattığın için çok teşekkür ederim” deyip ayrılırsınız. Tabii bu kadar saygın bir şekilde ayrılabiliyorsanız.)
Sonra ayrılık acısı yerleşir. Şarkılar, şiirler daha anlam kazanır.
Barışma yolları ararsınız belki, bazen de çok geç olabilir.
Ayrılıklar da altından kolay kalkılır şeyler değil.
İki günlük hayatı zehir etmeyin kendinize, ne de başkasına.
Haydi kolay gelsin sizlere:)


Belgin Baykal

5 Şubat 2016 Cuma

Ayna Ayna, Söyle Bana!




“Nasıl seveceğiz bu kadar zor ve problemli insanları.

Herkes hoşnutsuz, memnuniyetsiz ve öfkeli.
Kimse kimseyi idare etmek istemiyor.
Herkeste haklılık duygusu ağır.
Hepsi hayatlarında suçlu arıyor “Her şey senin yüzünden”  
diyebilecekleri.
“Ayna ayna güzel ayna, söyle bana!"
“Benden daha doğru bir insan var mı bu hayatta?”
Ayna dile gelir:) Sen de herkes gibisin!
-Nasıl yani? Delirdin mi ayna?
-Aklını başına al, neler söylediğinin farkında mısın?
-Tabii ki farkındayım. Artık sana yalan söylemeyeceğim.
-Kendini hep özel ve farklı görüyorsun ya; aynı şeyleri bir zaman
geliyor sende yapıyorsun.
En çokta eleştirdiğin şeyleri yapman komik oluyor.
-Nasıl yani! Bende mi yapıyorum? Hiç farkında değilim!
-İşte! Farkında olman için söylüyorum.
-Eleştiriye gelemiyorsun, pohpohlanmaktan hoşlanıyorsun. 
-Sana kimse kötü bir şey söyleyemiyor hemen öfkeleniyorsun, 
kırılıyorsun.
-Kimsenin sorunuyla ilgilenmiyorsun, varsa yoksa kendi hayatın, 
kendi sorunların.
-Her gün her şeyden şikâyet ediyorsun. 
“Mutlu olmak için önce başkalarını mutlu etmen gerekir.”
-Sen sadece kendini mutlu edecek insanları istiyorsun, onlardan da
bir şey gördüğün zaman, kendini ilah ilan ediyorsun. 
-Herkes “Kötü” bir sen iyi oluyorsun.
-Haklısın galiba, böyle düşünmemiştim.
-Şimdi sana soruyorum. Ne kadar gerçek ve ne kadar doğrusun?
Psikologlar ve uzman kişiler, “Önce kendinizi sevin ”derken 
siz kendinizden başka kimseyi sevmez oldunuz.
Onlar sevgi damarlarınızı açmak için, “Önce kendinizi sevin, sonra 
başkalarını daha kolay seversiniz” demek istediler.
O bile yanlış anlaşıldı. Kimsenin kimseye tahammülü kalmadı.
İdare etmek ve iyi geçinmek zül oldu.
Gittikçe bireyselleşme ve yalnızlaşma duygusu, sadece kendini
avutma hali.
İnsanlara duvarlarımızı koyarsak, onlara bütün samimiyetsiz
duygularımızla yaklaşırsak, kendimizi çok farklı tanıtırsak, 
önyargılarımızla onlara şans vermezsek!

Sizce biz ne kadar doğruyuz?

Can Yücel Ne güzel Yazmış;


Her Şey Sende Gizli

Yerin seni çektiği kadar ağırsın

kanatların çırpındığı kadar hafif...

Kalbinin attığı kadar canlısın gözlerin uzağı gördüğü kadar genç...

Sevdiklerin kadar iyisin nefret ettiklerin kadar kötü.

Ne renk olursa olsun kaşın gözün karşındakinin gördüğüdür rengin...

Yaşadıklarını kar sayma yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar

yaşarsan yaşa, sevdiğin kadardır ömrün...

Gülebildiğin kadar mutlusun

Üzülme, bil ki ağladığın kadar güleceksin

sakın bitti sanma her şeyi, sevdiğin kadar sevileceksin.

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer

ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.

Bir gün yalan söyleyeceksen eğer

bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.

Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret

ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.

Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın

güneşin seni ısıttığı kadar  sıcak.

Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın

ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.

Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin...

İşte budur hayat!

İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın

bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün

ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutursun...

Çiçek sulandığı kadar güzeldir

kuşlar ötebildiği kadar sevimli

bebek ağladığı kadar bebektir

ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,


Sevdiğin Kadar Sevilirsin...

Sevgiyle Kalın


Belgin BAYKAL







Konuşmamız Gerek

  Kendime bir hedef koymuştum. 3 tane kitap yazıp zirvede bırakacağım diye.) Aynen de verdiğim sözü tuttum. Yeni bir kitapla tekrar karşınız...