Yeterince teşekkür ediyor muyuz her şeye?
Ya da teşekkür etmeyi biliyor muyuz?
Ağzına hiç “şükür” ya da “teşekkür” kelimesi almamış
insanlar tanıdım.
Sadece bekleyen, lanet eden, küfreden…
Mekanik bir küfür savar gibi.
Kalbi sadece etten ibaret olan insanlar.
Bunlar, toksik grubun temsilcileri.
Kötü enerji yayan, ortamı kirletenler…
Ama kabul edelim, hayatın dengesini anlamak için
onlara da ihtiyacımız var.
Sonuçta cennette yaşamıyoruz; herkes iyi, herkes güzel değil.
Hayat zor, karmaşık ve çoğu zaman acımasız.
Ama yine de, yine de…
Teşekkür edecek bir şeyler hep vardır.
Sorunlu bir evde büyümüş olabilirsiniz.
İtilmiş, kakılmış, yok sayılmışsınızdır.
Nefessiz kaldığınız anlar çoktur.
Yanlış kişilerle yollarınız kesişmiş,
Kalbinizi yanlış ellerde bırakmışsınızdır.
Değer görmemiş, terk edilmiş, kırılmışsınızdır.
Sağlığınızı kaybetmiş,
Sevdiklerinizi tek tek uğurlamış,
Hayatın tadı tuzu kalmamıştır belki.
Bunların hiçbiri kolay değil.
Ama yine de…
Zaman, o güçlü iyileştirici,
Aynı acıları aynı şiddette hissetmemeniz için çalışır içten içe.
Peki hiç düşündünüz mü neden bunları yaşadığınızı?
Belki de yaşamanız gerekiyordu.
Kaçamadığınız her durumda
kadere teslim olmak dışında başka yol yoktu.
Bazen öyle küçülürüz ki hayat karşısında…
O gün anlarız aslında koca bir “hiç” olduğumuzu.
Ama bu hiçlik, aynı zamanda saf bir öğrenme alanı olur bize.
İşte bu yüzden;
Gözlerimizi açtığımız her sabah için,
Alabildiğimiz her nefes için,
İçebildiğimiz bir bardak su,
Yürüyebildiğimiz bir kaldırım,
Gülebildiğimiz bir an için…
Şükretmeli ve teşekkür etmeliyiz.
Çünkü en güzel şeyler hâlâ bedava:
Gökyüzüne bakmak,
Deniz kenarında yürümek,
Bir çocuğun kahkahasını duymak,
Sevdiğini düşünmek…
Ve bu cümleyle özetlenebilir belki:
“Mutluluk teşekkürde saklıdır.”
Ben bu hayatta,
Bana yaşatılan tüm mutsuzluklara,
Tüm mutluluklara,
Görev alan herkese,
Kıranlara, sarılmayanlara,
Sarılıp da vazgeçenlere,
Hepsine teşekkür ediyorum.
Çünkü olgunlaşmak, acı çekmekten geçer.
Ve bu acıları zamanla, kendi elinle yönetmeyi öğrenirsin.
Kimi zaman mutlu olmak bile ürkütür seni,
Çünkü onunla baş etmeyi bilmiyorsundur.
Acı daha tanıdık, daha senindir.
Mutluluğuyla hava atan kimseyi görmedim.
Ama malıyla, mülküyle atan çok gördüm.
Mutluluk kıymetsizdir çünkü.
İki dakika içinde tüketilir.
Etraf, senin mutluluğunu yok etmeye hazır insanlarla çevrilidir.
Küçük şeylerle mutlu olan birini görürseniz…
Sarılın ona.
Büyük bir hazinedir.
Boğulmaya başlamadan,
O aşamaya gelmeden,
Hiç teşekkür ettiniz mi sahip olduklarınıza?
Aklınıza bile gelmedi değil mi?
İşte bütün bereket, bolluk, sağlık ve huzur
O unutulan kelimede saklı:
Teşekkür ederim.
Ben de size,
Bu satırları okuduğunuz için,
Teşekkür ederim.
Belgin Baykal