22 Kasım 2019 Cuma

Hadi Bugün Yine İçelim










Her gün içmek için sebep arayanlar vardır, ama isimleri alkolik olmamıştır. 

Her akşam içenlerdir onlar.

Değişik duygularla başlarlar demlenmeye, bakarsın yüzüne oturmuş bir acı, büyük derinlik

hafif bıyık altı bir tebessüm… O da size değil içtiği alkole hemen heveslenmeyin.)

Arka fondan gelen müziğe makamsız ama dertli bir yorum katarak, derin görünümlü ama alışılmış cümleler kurar.

Sonra yine yudumlar, yudumlasa iyi ne kadar hızlı içerse o kadar iyi içici sanır kendisini. 

Aniden ağlamaya başlar ya da gözyaşları dolmuş gözünde ama bir türlü akmaz aşağı,

Sonra “Bak işte ağlayamıyorum bile” der, ona içer bir kadehte.

Haberlere bakar! En dertlisinden bir haber kapar ona üzülür.

Sonra ülke siyasetine geçer, "Ne olacak bu ülkenin hali" der, herkesi koyun ilan eder, kendisi aslan sütüne ya da kırmızı üzüm suyuna devam eder.)

Sonra kendine yapılanları düşünür. 

Az mı nankör vardır çevresinde.

Bütün hayatını verdikleri bir çırpıda silmiştir onu ya da kıymet bilmemiştir.

Çok sevmiştir ama sevilmemiştir nedense.

Ya da kendi gibi seveni bulamamıştır.

Hadi yine içme sebebi.)

Bugünde böyle biter, yatağın yolunu yorgun derbeder bir şekilde zor bulur.

Sabah uyanır başında bir baş daha var neredeyse. Ağrılı bir güne merhaba der.

Aslında demez direkt küfreder.

-Ben böyle başında, içkinin de şu halime bak der.

Sanki silah zoruyla içirilmiş gibi söver. 

Sonra ne mi olur?

Gün içinde ağrısı geçer, günü kurtarır ve akşam için büyük heyecanla içkisiyle buluşma randevusu ayarlar. Yanına iki arkadaşta aldı mı? 

“Değmen benim gamlı yaslı gönlüme ya da bu akşam hüzünleri evde bıraktım, kör kütük sarhoş oldum umurumda değil!” 

“Sefam olsun oh oh…”

“İşte hayat sensiz de yaşanıyor” derken bir alkollü günün daha sonuna kâh ağlayarak, kâh gülerek gelinir ama alkolik değildir. 

Sadece her gün içebilenlerdendir.) 

Ayrıca dertlilerdir her daim.)


Dertsiz ve keyifle kalın

Belgin BAYKAL


21 Kasım 2019 Perşembe

İnsan Sevdiğini Öldürür mü?





İnsanın doğası en çok sevdiğine zarar vererek kodlanmış gibi
değil mi hayatta?
En büyük hataları hep sevdiklerimiz değer verdiklerimiz
yapmaz mı bize?
Seni seviyorum derken, başka sevgiler arayarak öldürmez mi
sevdiğini.
Ya da kardeşin, ağabeyin, ablan, annen, baban en
sevdiklerin en kıyamayanlar değil midir?
Sana kıyanlar ya da senin kıydıkların…
Herkes nazının geçtiği ya da sözünün geçebildiğine
yüklenmez mi?
Kemal Sunal'ın filmindeki Mazlum olmaz mıyız birilerinin
hayatlarında.
Ya da bizim Mazlum'umuz yok mudur, sözümüzün geçtiği?
Böyle düşününce;
Birisini öldürmek için şiddet ya da silah gerekmez her zaman.
Yavaş yavaş öldürürsün, mesela davranışlarınla, her gün dozajını biraz daha çoğaltarak.
Sevmezsin, konuşmazsın, yok sayarsın…
O gün daha çok öldürürsün işte. 
Bazen silah tek kurşundur, o anlık acıdır belki. 
Fazla acı çekmeden gidersin öldürüldüğünde.
Bir de gözünüzün önünde her gün öldürülen ama ölmeyenler vardır.
Duygusal şiddet görürler, dışlanırlar, aldatılırlar yok edilirler.
Siz onları idare ediyor sanırsınız ama her gün biraz daha ölürler.
Onlar ölürken sizi de öldürenler olmuştur mutlaka. 
İçinizdeki güzel duyguları, güveni, sadakati, hayat
sevincinizi belki…
İşte insanı öldürmek için her zaman silah gerekmez.
Duygularında katili vardır, bizim öldürdüklerimiz, ya da bizi
öldürenler gibi...
Sevgiyle ve hayat sevincinizle kalın, kimseyi öldürmeyin,
kimse tarafından ölmeyin!
Hayatınızı elinize alın ve kimsenin harcamasına izin
vermeyin.


Belgin BAYKAL

Bencillik Yalnızlık Getirir mi?




Kim olursa olsun, kurduğumuz ilişkiler istediğimiz gibi sonuç vermeyebilir!
Kimisinden çok verim alırız, kimisinde mahsul elimizde kalır.
O zaman döneriz başa, başlarız sorgulamaya…
En son ben ne dedim?  Ya da ne yaptım?
O ne anladı? Kırıldığımız kadar kırmaya eğilimli cümleler kurarız ve farkında olmayız.
Sonra "ben yaptım, evet hatalıyım" demek zorumuza gider.
Ve kendimizi kutsayarak karşı tarafa yükleniriz.
"Her şey senin yüzünden, beni idare edemiyorsun.
Ne olmuş sana öyle bir şey söylediysem, hiç hakkım yok mu?"
Şeklinde sitem duyarız.
Düşününce, evet hakkın olabilir. 
Ama aynı hakkı bende kullanmak isterim.
Ben de sana aynı şekilde davrandığımda aynı hoşgörüyle bana dönecek misin?
Ya da bu senaryoda sadece ben mi idareci ve hoşgörü sahibi olacağım.
İşte kopmalar buralarda başlıyor. 
Çünkü hiçbirimiz sürekli bizden gitmesi taraftarı değiliz. 
Her şey karşılıklı olursa güzel!
Kendinizi idare eden birisini bulduğunuzda sakın sonuna kadar öyle gideceğini düşünmeyin.
Yalnızlık aniden kapınızı çalabilir.
Çünkü karşı taraf sürekli kendi özverisiyle giden bu ilişki tarzından yorulacaktır.
Sizi defalarca uyarmasına rağmen, siz ondan daima gördüğünüz hoşgörünün hiç
bitmeyeceğini sanacaksınız.
Belki dozunu bile artıracaksınız. 
İşte o gün yanıldığınız gün olabilir.
Elinizdeki oyuncağınız artık sizinle oynamak istemeyecek ve bu oyundan çekilecektir.
Tabii bu tarz ilişkilerden beslenen ve hayatını değiştirmeyen kişiler için bir şey diyemeyiz.
Hayatınızda onlardan varsa rahat olun, söylene söylene sizi idare ederler;) Ama tam olarak emin olmayın yine de…
Eşinizle dostunuzla ya da bir yakınınızla alışverişe çıktınız.
Eliniz kolunuz paket dolu.
Yanınızdaki kişi onları görüyor ama yardım etme konusunda teklif bile sunmuyor.
Elini kolunu sallayarak yanınızda geziyor. 
Sizce bu tutum size garip gelmez mi? 
Yardım konusunda bir beklentiniz olmaz mı?
İşte ilişkilerin kopma noktası da bu beklentiler ve karşılık bulamamalardan oluyor.
Yardımcı olun, destek verin bakın her şey size çok olumlu dönmeye
başlayacak.

Sevgiyle Kalın.

Belgin BAYKAL


Konuşmamız Gerek

  Kendime bir hedef koymuştum. 3 tane kitap yazıp zirvede bırakacağım diye.) Aynen de verdiğim sözü tuttum. Yeni bir kitapla tekrar karşınız...