20 Aralık 2019 Cuma

Eşiniz İyiyse!







































Herkes eşini seçerken mutlu olmak ister.
İyi bir eş mutluluk getirir diye düşünürüz.
Peki gerçekten iyi eş mutluluğu getirir mi?
Asıl istediğimiz şey iyi bir eş mi acaba?
Bir arkadaşım demişti: “Eşim o kadar iyi ki
ayrılamıyorum!”
O zamanlar tam anlayamamıştım onu.
Dışarıdan bakınca çok uyumlu bir çiftti.
Sanki eşi olmadan eksik kalır gibiydi.
Her yere birlikte gidiyorlardı.
Bir gün kahveye çağırdım onu.
“Eşimi de getirdim, sakıncası var mı?” dedi.
Artık getirmişti, sakıncası ne olabilirdi ki?
Ama vardı elbette.
Erkeklerin arasında yapılan muhabbet başkadır.
Bunu fark edemeyecek bir hale gelmişti.
Özgürlüğünü kendi elleriyle teslim etmişti.
Hiçbir arkadaşıyla yalnız görüşemiyordu.
Sorduğumda şöyle dedi:
“Ben gidersem o da yalnız gitmeye başlar.”
Kendini tamamen mahkûm etmişti aslında.
Bir gün yine şöyle dedi bana:
“Sana çok özeniyorum. Her kararını kendin alıyorsun.
Bizde her şey büyük tartışma konusu oluyor.
Karar günler sonra zor veriliyor.”
“Hayatta her şeyin bir bedeli var,” dedim.
“Ben bunu seçtim, sen onu.”
Sonra bombayı patlattı: “Boşanmak istiyorum.”
Şaşkınlıkla baktım, inanamamıştım duyduklarıma.
“Sadece saçmalıyorsun,” diyebildim.
Ama yüzündeki ciddiyet bambaşkaydı.
“Sence bu kadar iyi bir eşten ayrılmamı
kim onaylar?” dedi.
“Boşanma nedenimiz ne olacak?
Aldatma yok, şiddet yok, kumar yok.
Bizde bunlar yoksa boşanma da yok zaten.
Ne diyebilirim ki?”
“Senin yalnız kalmaya ihtiyacın var,” dedim.
“Belki eşinin değerini o zaman anlarsın.”
“Hayır,” dedi. “Ben özgürlüğü seviyorum, onu anladım.”
“Özgürlük yalnızlıktır, başta sancılı geçer.
Sonra kendinle büyük bir aşk başlar.
Aranıza kimseyi almak istemezsin.
İşte burası tehlikeli bir boyuttur.
Ne kadar istediğini anlamak için
biraz yalnızlık şarttır.
Onsuzluk nasıl bir şey?
Yanında hep olan biri artık yok.
Hazır mısın buna?
Bunları yaşamadan anlayamazsın.
Sakın çabuk karar verme!” dedim.
Uzun süre görüşmedik sonra.
Ayrıldıklarını duyunca aramak istedim.
Şaşırdı sesimi duyunca.
Sonra uzun uzun konuştuk.
“Her şey çok farklı artık,” dedi.
“O başka birini buldu,
ben yalnızlığımı…”
“Seni arayamadım, her şey dediğin gibi oldu.
Sancılı bir süreç geçirdik.
Kararımı söylediğimde o çok zorlandı.
Ama sonra anlayış gösterdi.
Tek suçu iyi olmaktı sanırım.
Bazen pişmanlık duydum, bazen iyi ki dedim.
Vicdanımı rahatlatan tek şey,
onun kıymetini bilen biriyle olması.
Arada görüşüyoruz.
İki yıl geçti üzerinden.
Şimdi başka biriyle görüşüyorum ama
evlilik istemediğimi fark ettim.
Bir daha kendime bunu yapmayacağım.
Ne istediğimi bilmeden
başkalarının hayatında yer almayacağım.”
“Artık seninle rahatça görüşebilirim.
Ne zaman buluşuyoruz?” dedi.
Sesindeki mutluluk beni çok sevindirdi.
Kendine ulaşmıştı sonunda.
Bundan sonra ipler kendi elindeydi.
İyi eşler gittikten sonra da iz bırakır.
Acı, anılar ve iyilikler hep kalır geride.
Yaşama sevinci bile geri gelmez bazen.
Durum böyleyken karar sizin.
Ne istediğinizi gerçekten bilin,
Yoksa çok ağlarsınız…

Belgin BAYKAL

8 Aralık 2019 Pazar

Anlaşamıyoruz Demeyin!










Birbirlerine bağırdılar, hakaret ettiler.
Sonra hiçbir şey olmamış gibi yemek yediler.
Bu sahne size de tanıdık geliyor mu?
Anlaşamayanların normalleştirdiği bir iletişim biçimidir bu.
Siz çözüm aradıkça onları mutsuz edersiniz aslında.
Çünkü huzurdan hoşlanmazlar; sorunla beslenirler.
“Huzur istiyorum” derler ama adım atmazlar.
Hayatlarında değişiklik istemezler, çözümden kaçarlar.
Sadece şikâyet eder, kurbanı oynarlar.
En büyük korkuları şikâyetsiz kalmak olur.
Dertsizlik, sorun yokluğu onları çıplak bırakır.
“Sorun kotamı bugün neyle doldursam” diye düşünürler.
Amaca ulaşınca yeni sorunlar üretme başlar.
Çevresini suçlar, herkes ona haksızlık etmiştir.
Kendisi hep masum, sessiz, işinde gücündedir.
Biraz sinirli olabilir ama nedeni çevresidir.
Yardım etmeye kalkmayın, arada kalırsınız.
Çünkü geçim şekilleri budur: çatışarak yaşamak.
Ama bunu fark etmez, anlaşamadıklarını sanırlar.
Biri ayrılmak istese mutsuzluk başlar hemen.
Çünkü ayrılığa asla hazır değillerdir.
Birbirlerine sandığınızdan fazla bağlıdırlar.
Sizden çözüm isterler ama aslında istemezler.
Çözüm götürürseniz dışlanırsınız, düşman ilan edilirsiniz.
Size “yuva yıkan” gözüyle bakılır.
O yüzden bırakın bildiklerini yaşamaya devam etsinler.
Sadece dinleyin, geçin, susun.
Gerçekten anlaşamayanlar yollarını ayırandır.
Huzuru seçip maddiyatı ikinci plana koyandır.

Belgin BAYKAL

Ezik Demeyin Kimseye

Toplumun sessiz kahramanlarıdır onlar. Kendini öne atmayan, ama her şeyin farkında olan insanlar. Onlara ezik derler, çünkü bağırmazlar. Çün...