Birbirlerine bağırdılar, hakaret ettiler.
Sonra hiçbir şey olmamış gibi yemek yediler.
Bu sahne size de tanıdık geliyor mu?
Anlaşamayanların normalleştirdiği bir iletişim biçimidir bu.
Siz çözüm aradıkça onları mutsuz edersiniz aslında.
Çünkü huzurdan hoşlanmazlar; sorunla beslenirler.
“Huzur istiyorum” derler ama adım atmazlar.
Hayatlarında değişiklik istemezler, çözümden kaçarlar.
Sadece şikâyet eder, kurbanı oynarlar.
En büyük korkuları şikâyetsiz kalmak olur.
Dertsizlik, sorun yokluğu onları çıplak bırakır.
“Sorun kotamı bugün neyle doldursam” diye düşünürler.
Amaca ulaşınca yeni sorunlar üretme başlar.
Çevresini suçlar, herkes ona haksızlık etmiştir.
Kendisi hep masum, sessiz, işinde gücündedir.
Biraz sinirli olabilir ama nedeni çevresidir.
Yardım etmeye kalkmayın, arada kalırsınız.
Çünkü geçim şekilleri budur: çatışarak yaşamak.
Ama bunu fark etmez, anlaşamadıklarını sanırlar.
Biri ayrılmak istese mutsuzluk başlar hemen.
Çünkü ayrılığa asla hazır değillerdir.
Birbirlerine sandığınızdan fazla bağlıdırlar.
Sizden çözüm isterler ama aslında istemezler.
Çözüm götürürseniz dışlanırsınız, düşman ilan edilirsiniz.
Size “yuva yıkan” gözüyle bakılır.
O yüzden bırakın bildiklerini yaşamaya devam etsinler.
Sadece dinleyin, geçin, susun.
Gerçekten anlaşamayanlar yollarını ayırandır.
Huzuru seçip maddiyatı ikinci plana koyandır.
Belgin BAYKAL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder