16 Ekim 2023 Pazartesi

Kenar Süsü Olmayın

 









İstanbul’un puslu hüzünlü havasında bir de Sıla, ‘Kenar Süsü’ şarkısını söyleyince havan güzel olsa da depresif olabiliyorsun.

“Kenar süsü oldum hayatında
 Yani olmasamda olurdu
 Kaza süsü de verirdin vefatıma
 Yokluğum boşluk yaratmazdı”


Birilerinin hayatlarında yer almak bu kadar ağır olmamalı.

Hissettirilen duyguların karşılığında kendini böyle görmek çok üzücü.

Herkes bir başkasının hayatında kenar süsüdür aslında.

İlkokulda yazılarımız güzel gözüksün diye defter kenarlarına bu çalışmalar yaptırılırdı.

Her sayfa kenar süsüyle başlardı.

O sayfa bambaşka olurdu, sıradanlıktan uzak ve heyecan verici.

Biz de birilerini hayatımıza kenar süsü gibi alırız, sonra da kendimizi kenar süsü hissederiz.

Oysa karşılıklı bir alışveriştir bu.

Kimse kimsenin bir şeyi değilken yüklediğimiz anlamlardan başka ne olabilir ki.

Bir tartışma ya da ayrılıkta, tanımayacak kadar birbirinden uzaklaşan kişiler değil miydik sonuçta?

Oysa hepsi duygusal yükten öte değildi.

Düşündüğün ve büyüttüğün kadardı her şey.

Beyninde yaşattığın kadar varlardı.

Anlamlandırdığın kadar önemliydiler.

Beyin savaş halindeyken, ilişkilerle baş edilmesi güç bir dönem başlar.

Sürekli sorgular, yeni yollar arar kendine.

İçinden çıkamayınca da kendini zayıf ve mağdur hisseder.

Hiç kimse için bunu hissetmeyin, akıl oyunlarından başka bir şey değil bu yaşananlar.

Bırakın hayatınızda her şey olması gerektiği gibi aksın.

Gelmesi gerekenler gelsin, gitmesi gerekenler gitsin.

Ne kenar süsü hissedin ne de hissettirin.

Hepimizin tek ortak noktası insan olmamız.

Onun dışında her şey detaylardan ibaret.

Bir insanın gönül yükü olmayın, sonrası zincirleme kaza gibi herkesi etkiliyor.

Boşverin size yapılanları ya da yaptıklarınızı.

Her şey geçer gider hayat gibi.

Bir gün üzüldüklerinize üzülürsünüz.

Bu puslu havayı dağıtalım mı hemen?


Ajda Pekkan söylesin o zaman;

“Temmuz, Ağustos, Eylül her mevsimde durma gül
Hayat inan çok kısa belki çıkmayız yaza
Boşvermişim, boşvermişim, boşvermişim dünyaya
Ağlamak istemiyorsan sen de boşver dünyaya”

Sevgilerimle

Belgin BAYKAL

29 Eylül 2023 Cuma

Bir Tanışamadık










Hep tanıdığımızı sandığımız insanlarla yabancı oluruz çoğu zaman.

Onu tanımakta güçlük çekeriz.

Her defasında aynı yerde bocalar ve şaşırırız.

Neden ben? Ya da neden bu insanlar benim karşıma çıkıyor? diye.

O insanlar için de biz öyleyizdir aslında.

Onlar da bizimle karşılaşmaktan çok memnun olmayan ve her defasında aynı hatayı yapan kişilerdir.

Size verdikleri rahatsızlığın farkında bile olmadan hayatınızdan gelip geçerler.

Bazıları takılır, defalarca döner ve arkasına bakar ‘orada mısınız’ diye?

Aynı yerden sizin de yaralanmanızı ve unutmamanızı ister.

Hiçbir şey değişmez aslında, yaralar eşitlenir sadece.

Bu geliş gidişlerin kimseye bir yararı olmaz.

Kendini bilmemek ve tekrarlamanın dışında.

Artık yolunuza devam edin, birisinin canını yakmak en çok sizi yaralar.

Geçici bir mutluluk alırsınız belki ama bir daha asla kazanamazsınız.

Bir kapıyı tekrar çalıyorsanız her şeyi sıfırlayıp yeniden başlamalısınız.

O zaman kendinize daha yakın ve tanıdık olursunuz.

Başkası da sizi hayatında güzel bir yere koyabilir.

Yaşadığınız kirli tecrübeleri yanınızda taşımayın ve uygulamayın.

Herkes size aynı cevabı vermeyebilir.

Çünkü onun da yaşamında farklı tecrübeleri vardır ve sizinle yüzleşir.

Neden sorunlu ilan ederiz herkesi? Anlayın…

Belki gerçek sorun bizim hiç kendimizle ve sizinle tanışmamamızdan geliyordur. 

Menfaatler çakıştığı zaman, karşımızda bambaşka kişiler buluruz, çoğu zamanda oluruz.

Her insanın içinde kendisinin bile tanımadığı bir kimlik vardır. 

Onun ne zaman ve nasıl çıkacağını biz bile bilemeyiz.

O gün yeniden tanışırız işte…

Bugüne kadar onun gibisini görmediğimize yeminler edecek kadar tanımayız.

Sonra unuturuz tanıştığımızı;

“Merhaba! Daha önce tanışmış olabilir miyiz?" diyerek başlarız aynılığa.

Kendimizi tanırsak ve ne istediğimizi bilirsek daha kolay anlaşabiliriz.)

Sevgilerimle,

Belgin Baykal



5 Temmuz 2023 Çarşamba

baykalbb

3 Aralık 2022 Cumartesi

İmza Günüm



Bazen hayallerimiz gerçekten hayalimiz değildir. Benim yolculuklarım genelde, aklımdan geçenlerden çok başıma gelenlerden ibaretti. Yazmayı ve kurgulamayı çok sevdiğim için öylesine başladığım satırlar bana iki kitap ve imza günü olarak geri döndü. Başladıktan sonra geri dönmemek ve ne olursa olsun sabırla üstüne gitmek sizi hakettiğiniz sonuca götürür. 
Bu deneyimime de, birkaç kere vazgeçip yeniden başladığımdan kazandım🤗
“Asla vazgeçme” sloganım bundan dolayıdır☺️

Sevgilerimle,
Belgin Baykal


 

6 Ekim 2022 Perşembe

E Kadar Hayatlar

 


Yeni Kitabım Satışta ‘E’ Kadar Hayatlar💟


Benim için yine heyecanlı bir dönem başladı, ikinci çocuğum dünyaya gelmiş gibi bir duygu yaşıyorum. Gerçekte kızım doğduğunda bu kadar hissedememiştim. Elime aşırı canlı bana ihtiyacı olan bir melek teslim etmişlerdi. Ne yapacağımı bilmiyordum tam olarak.

Ama bunda daha farkındayım, bu bebeğin gelişim süresini ve kaderini ben yazdım.)

Kitaptaki kişilerin neler yaşayacağı, nasıl mutlu olacaklarını göstermeye çalıştığım bir küçük dünyaydı burası.

Kitabın oluşum aşamasından biraz bahsetmek istiyorum. Çünkü acımasızca eleştirenler oluyor.)

Yeni yapılan inşaat gibi düşünün. 

Önce iskeletini kuruyorsunuz, sonra dış cephesini bitiriyorsunuz ve sonunda iç detaylara yolculuk başlıyor.

Kitabın anlatım şekli ve kurgusu en hassas nokta. İşçiliğin çok iyi olması gerekiyor ki inşaata yazık olmasın.)

Defalarca içinizden yüksek sesle okumanız gerekiyor. O zaman kulağınıza hataların gelmesi daha mümkün. Yani bu benim çalışma şeklim.

Kurguda hata var mı?

İsimler her defasında doğru yazılmış mı, tarihlerde sorun var mı? Zamanlama hatası ve konu bütünlüğü derken uzun bir çalışma sizi bekliyor.

Hatasız değil, az hatalı yazmaya çalışıyorsunuz. Çünkü kusursuzluk isteği daha çok hataya yöneltiyor insanı.

Onun için rahat ve disiplinli çalışmak gerekiyor.

Daha önceki kitabımı “kitapyurdun’dan” çıkartmıştım. Orada ücretsiz basım sistemi geçerli gözüksede, kitap yükleme aşamasını geçemediğiniz için bir ajanstan destek alıyorsunuz. 

Dolayısıyla yine bir ücret ödeyip kitabınızı ortaya çıkartıyorsunuz.

En kötü yanı sizden başka reklamınızı yapacak ve ilgilenecek kimsenin olmaması.

Aynı doğurduktan sonra çocuğuna sahip çıkmayan anne gibi ortada bırakıyorlar sizi.)

Instagramda bu işi yapan kişiler var, kitabınızı sizden hediye olarak istiyor ve okuyup yorumluyor.

Çok içten ve doğal yorumlamalarına rağmen onlarda bu işi yapanlar olarak birbirlerini takip ettiklerinden bir işe yaramıyor.

Yani eserinize güveniyorsanız onu iyi bir yayınevinden çıkartmayı tercih edin.

Maliyetli olsa da itibarda tasarruf olmaz dememişler miydi.)

Her yerden satılabilmesi ve yayınevinin reklamlarınızı üstlenmesiyle belki okur kitlesi artabilir.

Instagramda, ilgilendiğim konu kitap basımı olunca, onlarla ilgili karşıma hep teklifler çıkmaya başlamıştı.

“Ayyıldız yayınevi” kitabınızı ücretsiz basalım şeklinde karşıma çıktı.

Tabii bu devirde parasız kim sizin kitabınızı basmak istesin? Ancak ünlü ve daha önce tanınmış bir yazar olmanız gerekiyor.

Dolayısıyla bunun hikaye olduğunu bile bile aradım.

Karşıma enerjisi yüksek tatlı bir editör çıktı. Başka bir yere sormadan teslim oldum resmen.

Beklediğim rakamın altında olması beni rahatlattı, onun dışında asla ücretsiz basım diye bir şey yok inanmayın.)

Umarım yine hislerim yanıltmaz beni.

İkinci kitabımın adı ‘E Kadar Hayatlar’

Hayat dediğimiz süreç ne kadar uzun gibi gözükse de bir sesli harfin diğer harflerle bütünleşmesi kadar değil mi?

Seven 'e' kadar…
Evlenen 'e' kadar…
Giden 'e' kadar…
Gelen 'e' kadar…
Öğrenen 'e' kadar…
Eğlenen 'e' kadar…
Ve 
Ölen 'e' kadar…

Bu kitabımda iki neslin aşkı var. Babanın ve kızının ayrı ayrı aşk hikayesi…Tabii onlara bu yolculuklarında eşlik eden başkalarının hikayeleri.

Şehnaz hayatına kendi imzasını atmak üzere yola koyulmuştu. 

En büyük desteği olan babası Kemal Bey’in geçmişte kaldığını sandığı gizli hikayesiyle yüzleştiğinde her şey aynı kalacak mıydı? 

Onları neler bekliyordu gelecekte?

Aşk mı? Mantık mı? Konfor mu?

Kendi hayatlarının limanı olabilecekler miydi?


Umarım beğenirsiniz.




Sevgilerimle


Belgin Baykal


https://www.kitapyurdu.com/kitap/e-kadar-hayatlar/628607.html&filter_name=belgin+baykal


























30 Temmuz 2022 Cumartesi

Candan Severiz Biz?

 










İstanbul’un en yeni açık hava konser mekanı olan Vadi İstanbul Turkcell ile dün tanıştım.

Tabii buna büyük etken Candan Erçetin’in sahne farkından başka bir şey değildi.

Konser alanına, Vadi İstanbul Alışveriş merkezinin içinden geçiş verilmiş, çok güzel bir yer olmuş.

Belki bu güne kadar gittiğim, ulaşımı en kolay konser alanıydı.

Alışveriş merkezinin içinde Türk birisine rastlamak, kendimizi aynada görmekten öte değildi.

Çok üzücü bir durumdu karşılaştığım.

Uzun zamandır bu kadar net yüzleşmemiştim belki.

Yurtdışına çıkış yapamayanlar artık Vadi İstanbul’u ve birçok yeri heves giderme yeri olarak kullanabilirlerdi.

Neyse ki Candan sahneye çıktığında bütün sinirlerim alınmıştı.

Adeta bir müzik şöleninde, rüya alemindeydim…

Yıllar ona hiç dokunmamış, daha da üstüne koymuştu.

Şarkılardaki hakimiyeti, mimikleri, sahne kullanımı, seyircisiyle diyalogları ve hiç detone olmaması yine muhteşemdi.

“Parçalandım” şarkısını söylerken biz de parçalandık. 

Kendisinin yazdığı sözleri dinlerken bir hayatı anlatıyordu aslında.

Parçalandım ve her bir parçamı ayrı yere bıraktım

Birini açık denizlerin en derin yerine attım

Kürek çektim, uzaklaştım, dönüp arkama bakmadım bile

Birini yüksek dağların zirvesine çıkardım.

Hiç kimse kurtarmasın, kurda kuşa yem olsun diye

Birini hiç unutmadığım o küçük şehirde bıraktım

Dönemedim, kimbilir, belki dönsem de bulamazdım

Önce savruldum yok oldum

Sonra dinlendim duruldum

Ve her giden parçam yerine

Yenisini doğurdum

Daha güçlü, daha sakin
Daha mutlu, daha suskun
Daha olgun, daha kırgın
Daha yalnız, daha yorgun



Derken! Hepimiz yaşadık o duyguları.

Umutlarımızı tazelemek adına hep bir ağızdan ‘Elbette’ şarkısını söyledik.


Güneş her akşam batıp her gün doğuyorsa
Çiçekler solup solup tekrar açıyorsa
En derin yaralar kapanıyorsa
En büyük acılar unutuluyorsa
Neden korkulur hayatta söyleyin bana

Elbette bazen çiçek açıp bazen solacağım
Elbette daldan dala konup sonra uçacağım
Elbette bazen hızla dönüp bazen duracağım
Elbette bazen söyleyip bazen susacağım

Bizde duygudan duyguya geçerek o güzel geceye veda ettik.
Yıllardır duruşunu bozmayan asil ve güzel kadın. 
Sen hep sahnede ol ve bizimle ol!
Biz seversek Candan severiz.

Sevgilerimle

Belgin Baykal




10 Temmuz 2022 Pazar

Hanginiz Çok Sevdi

 





Ansızın bir kapı çalar, aşkın sesini nerede olursa tanır kalp?

Uzun ara vermiş, dinlenmiş kalpler hazırdır buluşmaya.

Sonunu hesaplamaz her zaman…

Hani “bir kıvılcım yeter hazırım bak” der ya Sezen.

Önce aynılıktan başlar her şey; nasılda heveslidir ruhlar, ortak zevkler bulmaya.

Sanki diğer yarısını bulmuş gibi sevinir, başlar umutlar ekmeye.

Anda yaşadığı o duyguları, bazen ömürlük sanır.

Bu duyguların etkisi iki kişide aynı olmaz, birisi daha yoğun yaşar.

Sevmeyi bilen insan, nasıl güzel seveceğini de bilir.

Gösterir tüm içtenliğiyle, neyi saklayacaktır ki? 

Aşk ve sevgi oyun alanı değildir. Seviyorsan seviyorsundur ona göre…

Ama işler onun istediği gibi gitmez. 

Sevmeyi öğrenememiş kişiyle farklı deneyim yaşar.

Oldurmaya çalışır bu hissettiklerini, her anlamsızlığı anlamlandırarak.

Karşı tarafın tam olarak bilmediği bir şeyi zorla öğretmeye çalışır.

Bu özverisi, onda sadece vazgeçilmezlik duygusunu arttırır.

En kötü hastalığına yine yakalanır ruhu, gereksiz ego yükselmesi.

Oysa kimin daha çok sevdiğinin ne önemi vardır. 

Ortak alanda yaşamak gibi değil midir aşk?

Emek vermeye hazır kişi anlar bunun aşk olmadığını, yine fazla gelmiştir karşısındakine gösterdiği sevgi sarmalı.

İleriye dönük bir tarama yaptığında, bunun her zaman böyle süreceğini anlar ve çeker kendisini.

Uzmandır bir süre uzaktan sevmelere, zararsızdır çünkü…

“Seven insan bırakmaz, gitmez” derler ya! 

Çoğu zaman severek ayrılır insan, diğerinden giderek mühürler bu aşkı.

Daha fazla yaralansın, hasar alsın istemez…

Büyük bir değişime hazır değildir genelde, kalan ya da giden.

Belki de en güzel yerinde koyar noktayı.

“Sonuçta bir gün bitmeyecek miydi zaten” diye teselli eder kendisini.

Gerçekte kim daha çok sevmiş ne fark eder?

Giden de kalan da aynıdır işte…

“Kim daha çok seviyor değil? Kim daha çabuk gidiyor” olur aşkları.

Sahipsiz kalır az rastlanır duygular…

Beklersin bir süre, dinlendirirsin ruhunu…

İyi gelir bu ayrılık, daha çok yorulmadığın ve acı çekmediğin için teşekkür edersin bir gün.

Sen toparlarsın kendini ama o yeni başlar belki daha çok sevmelere.

Aşk bu, oyun sevmez!

Saygı gösterin geldiğinde.)

Sevgilerimle 

Belgin Baykal





Konuşmamız Gerek

  Kendime bir hedef koymuştum. 3 tane kitap yazıp zirvede bırakacağım diye.) Aynen de verdiğim sözü tuttum. Yeni bir kitapla tekrar karşınız...