28 Haziran 2022 Salı

‘Çöp Kamyonu Kanunu’ Duydunuz mu?














Kadın taksiye binmiş ve hava alanına gitmek istediğini söylemişti.
Sağ şeritte yol alırken siyah bir araba park ettiği yerden aniden yola, önlerine çıktı. 
Ticari taksinin şoförü bu siyah arabaya çarpmamak için sert şekilde frene bastı. 
Taksi kaydı, ama diğer arabaya çarpmaktan kıl payı farkla kurtuldu. 
Siyah arabanın sürücüsü bir de ukalaca camdan başını çıkarıp bağırmaya ve küfretmeye başladı.

Bizim taksinin şoförü ise gayet sakin ona gülümsedi ve içten bir şekilde el salladı. 
Kadın müşteri bütün bu olanları şokunu yaşarken, taksi şoförünün tavrına daha da şaşırmıştı.
Sordu: “Neden böyle davrandınız? Adam neredeyse arabanızı mahvedip ikimizi de hastanelik edecekti.”
Taksi şoförü gülümsemeye devam ederek: “Çöp Kamyonu Kanunu” dedi.
Kadın: “Çöp Kamyonu Kanunu mu?” diye sordu, anlamamıştı.

Şoför açıkladı:

“Pek çok insan, çöp kamyonu gibidir.
Her tarafta içleri çöp dolu olarak dolaşırlar; kızgınlığı, öfkeyi ve hayal kırıklığını biriktirirler.
Ancak dolduklarında ise çöpleri bırakacak bir yere ihtiyaç duyarlar.
Bu bazen ben, bazen de siz olabilirsiniz. Üstünüze almayın.
Sadece gülümseyin, onlar için iyi şeyler temenni edin ve yolunuza devam edin.
Onların çöpünü alıp iş yerinize, evinize veya sokaktaki diğer insanlara dağıtmayın.”

Bu hikayeyi yıllar önce okuduğumda yine etkilenmiştim ama zaman içinde kanunlaşacağı aklıma gelmemişti.)
Detaylı düşündüğün zaman, insan ilişkilerinin sırrını çözmüş bir teori olmuş bence.
Ama bu kadar sabırlı olmak hiç de kolay bir şey değil. Arabayı üstüme süren, bir de üstüne el kol hareketiyle ukalalık yapan birine bu anlayışı göstermem için seçilmiş insan olmam gerekir.)
Ama daha aza indirilmiş halini düşünürsek bu konuma yaklaşabiliriz.
Yani aynı davranış karşısında özür dileme hareketiyle karşılaşsam sorun çıkartmadan kabul ederim. İnsanlık hali dalgın olabilir ya da özel bir nedeni vardır gibi düşünerek.

Çocukluktan kalma deformasyonların günümüz ilişkilerine üstüne koya koya yansıması bunlar.
Hususi kavga çıkartmak ve buna karışmak için trafiğe çıkanları gördüm.
Zincirleme iletişim kazası buydu işte.
O kişinin dokunduğu herkes bu saldırgan duruşu kendisinden daha zayıf gördüklerine taşıyacaktı.
Bu bazen ailemizde, iş hayatımızda, sosyal hayatımızda; bazen de çok değer verdiğiniz özel ilişkilerinizde de olur.
Hayatımızda bazı şeyler istediğimiz gibi gitmeyince hırçınlaşırız.
Bunu da olmadık insanları kırıp dökerek gerçekleştiririz.
O an sonucunu bile hesaplayamayız.
Sonra pişmanlık duysak da, onda bıraktığımız bu izi silemeyiz.
O bizi hep, çöplerini her an üstüne boşaltabilir potansiyelde görecektir.

Peki biz ne yapabiliriz?
Önce içimizdeki o kızgın çocuğu ehlileştirmeliyiz.

Karşımıza her zaman bu taksi şoförü gibi bilinçli ve anlayışlı insanlar çıkmayabilir. 
Herkese yaptığımız bu davranış bir gün olmadık kişiye denk gelir ve o çöpleri kafamızda bulabiliriz.
Onun için “bu nereden geldi?’ diye öfkelenmeden, kendimize dönüp, hatalarınızla yüzleşmemiz gerekir.

Öfke kontrol sisteminin el frenini çekmeyi öğrenmeli ve yola öyle devam etmeliyiz.
Bu hayatta adil olmayı, geçmişte yaşadığınız kötü tecrübeleri hak etmeyen insanlara yapmamayı öğrenmeden gitmeyin. 
Onlara bir şey olmaz ama siz bu yükle çöp kamyonundan beter olursunuz.)

Sevgilerimle

Belgin Baykal



18 Haziran 2022 Cumartesi

Babalar Gününüz Kutlu Olsun

 





Bir baba nasıl anlatılır ya da babanın çocuk üzerindeki etkisinden nasıl bahsedilir?

Bunu bir evlat olarak yazmak daha kolay tabii. Deneyimlediğimiz şeyler bizim yaşam ip uçlarımızdır. Başımızdan geçen her olay, o an için acı tecrübe olsa da bir sonrakine hazırlar. Daha güçlenerek diğerine geçiş yaparken, sizinle aynı acıları ya da duyguları yaşamış kişilere yoldaşlık ederiz.

Baba olmak heceleri kadar kolay bir şey değildir. Bir anda kendini tanımlayamazken başka bir çocuğun sorumluluğunu alırsın. O güne kadar hiçbir bağ kurulmamışken doğmasıyla en kıymetliniz olur.

Öyle hissetmesi geç olsa da çevrenin etkisiyle kendini bu duyguların içinde donatılmış bulursun.

"Sen babasın, baba oldun artık, baba gibi davran” şeklinde ikazlar alır, hala ‘ben ne oldum acaba’ diye düşünürken bir yandan çalışması ve çocuğunun geleceğini de kurması gerekir.

Aile olmanın yükünü taşırken bir de çocuk eklenince, daha da karışır akılları. Aslında bu hayat onlara göre değildir, sadece olması gerektiğine inandıkları için kendilerini bunun içinde bulurlar. Arada huysuzlanmaları ve değişik hayatlar peşinde koşmak istemeleri bu hazırlıksız baba rolünden gelir.

Annesi tarafından terkedilmiş bir evlat, babası tarafından çok iyi bakılabilir ama annenin olduğu yerde baba bu görevinde çok başarı gösteremez. Çünkü onun her şeyiyle ilgilenen bir bakıcısı vardır, onun için de rahattır.

Normal aile yaşamında baba, çok bir şey yapmasa da babadır. Anne ve çevresi tarafından ortaya sunulan figürden dolayı torpillidir zaten.

Temel ihtiyaçları karşılayacak durumda olması, evde huzuru sağlaması ve aile kavramının bilincinde olarak her soruna çözümle yaklaşması yeterlidir aslında.

Böyle bir evde büyümüş çocuk, babası için olumsuz sözler söylerse onun nankörlüğü olur zaten.

Sonuç olarak ne yaparsanız yapın, her zaman bir eksiğinizden dolayı çocuklarınız tarafından yargılanacaksınız, tecrübeyle sabit.)

Başarılı ya da başarısız zamanlarında, onların yanında olduğunuzu ve güvendiğinizi söylemeniz bile kahraman olmanız için yeterlidir.





Son yıllarda boşanmaların artmasıyla çocuğuna hem annelik, hem babalık yapan benim gibi babalarında bu gününü kutlarken; sorumluluğunu bilen, elinden geleni yapan her babanın bu güzel günü kutlu olsun.


Sevgilerimle 

Belgin Baykal



10 Haziran 2022 Cuma

Uzaylılar Geldi mi?


 


Yıllardır bir uzaylı hikayesi içinde var olduk gittik.
Kimileri UFO'ları gördü, kimisi onlarla tanıştı, büyük güçler tarafından gizlenen sır perdeleriyle dolu.

Amerika’da “ister inan, ister inanma” adında ciddi bir TV programında gecenin bir yarısı uzay gemisi ile kaçırılan kişiler göz yaşları içinde olanı biteni anlatıyordu.

Ama geldiklerinde hiçbir şeyi hatırlamıyorlardı.
Sadece büyük bir gemi ışıklar içinde geliyor ve onları alıyordu.

Gerisi sırlarla dolu ve hatırlanmayan kısımdı.Tıpkı bizim diğer aleme yolculuğumuz gibiydi anlaşılan.

Oraya mutlak bir gidiş var ama neler oluyor?
Kimsenin bilgisi yoktu…

Sadece gidişi olduğu sanılsa da kim bilir kaç defa başka aleme doğup yeniden diriliyorduk. Buraya gelirken de orada öldük, buraya doğduk belki de. Büyük bir bilinmezlikler içerisinde sadece inanmayı seçtik. Aklımız bir yere kadar anlamaya meyilliydi. Daha sonrası delilikten bir önceki duraktı. )

Onun için fazla kurcalamaya niyetli değildim. Uzun zamandır sabah televizyon açmayan ben, bu sabah neler oluyor acaba diye niyetlendim. Karşıma bir magazin programı çıktı. Evlilikleri çok kısa süren bir çiftin dedikodusu, ardından ‘yeni aldığı saray yavrusu evini herkese açtı’ diye bir başlık. Evin içini övüne övüne anlatan birisi, hâlâ eksiklerimiz var derken dayanamayıp kendimi belgesel kanalında buldum. Orada bir Afrika ülkesinde suya mikrop karışmasından kolera olan çocuklar çaresiz yerde yatıp tedavi bekliyorlardı. “Yatacak yeriniz bile yok” derler ya, işte o çocuklar hangi suçlarından dolayı yerde yatıp tedavi bekliyorlardı.

Bir yanda hayatlarına rahat batan insan topluluğu, diğer yanda yoksulluk ve çaresizlik. Sizce uzaylılar gelmedi mi hala? Biz yıllardır birbirimize uzaylı değil miyiz? Ben ne zaman dışarı çıksam, uzaylılarla birlikte yaşadığımı anlayarak tekrar sığınağım olan evime dönüyorum. O kadar farklı kültürden insanlarla karşılaşıyoruz ki, kim kime uzaylı anlaşılır gibi değil.

Aynı gökyüzünün altında olmaktan ve aynı havayı solumaktan başka paylaştığımız bir şey yok. Hatta gemileri olan uzaylılar tarafından yönetilmiyor muyuz? Boşuna beklemeyin hiçbir zaman uzaylılar gelmeyecek. Çünkü biz buradayız, birbirimize uzaylı olarak. )




Sevgilerimle

Belgin Baykal

Konuşmamız Gerek

  Kendime bir hedef koymuştum. 3 tane kitap yazıp zirvede bırakacağım diye.) Aynen de verdiğim sözü tuttum. Yeni bir kitapla tekrar karşınız...