“Yazmak istiyorum ama nereden başlayacağımı bilmiyorum”
diyen çok insanla tanıştım.
O yüzden bu yazı, kitap yazma sürecini merak eden herkese gelsin.
Yazmak, önce içimizde birikenleri dışa vurma haliyle başlar.
Bir duyguyu, düşünceyi, hayali, yaşanmışlığı…
Ne anlatmak istiyorsan, onu en iyi sen bilirsin.
Kime yazıyorsun, niye yazıyorsun?
Bu sorular netleşmeden güçlü bir bütün çıkmaz ortaya.
Ben kitap yazma sürecine başlamadan önce, yıllarca yazdım.
Kimi zaman sosyal medyada, kimi zaman blogda, kimi zaman ajandamda…
Ama her defasında şunu fark ettim: Yazmak özgürlük.
Ve bu özgürlüğü bir kitapta toplamak, bir nevi hayatına anlam kazandırmak.
İlk adım, yazmaya başlamak.
Konu seçimi çok önemli değil.
Ne anlatmak istiyorsan onu yaz.
Yeter ki başladığın dosyayı tamamla.
Bırak hatalı olsun, eksik olsun, ama bitmiş olsun.
Çünkü bitmemiş bir dosya, kitap değildir.
Yayınevi görmeden önce sen görmelisin o son hali.
Kitap yazmak sadece kelimeleri yan yana dizmek değil.
Başlangıcı, gelişmesi, sonucu olan bir dünya yaratmaktır.
Karakterlerin, olayların, atmosferin okuyucuyla temas etmesini istiyorsan,
önce sen onların içine girmelisin.
Bitirdiğinde en az 3 defa oku.
Yüksek sesle oku.
Hatalar kulağa daha kolay çarpar.
Tarihler tutuyor mu, isimler karıştı mı, olay sıralaması mantıklı mı?
Bunların hepsini dikkatle kontrol et.
Sonra yayınevine karar verme süreci başlar.
Unutma, her yayınevi her yazarı kabul etmez.
Kimi ücret ister, kimi istemez.
Ama kimse senin kitabına, senin kadar sahip çıkmaz.
Bu yüzden ne istediğini iyi bil.
Özgürlük mü istiyorsun, prestij mi, geniş dağıtım mı?
Ona göre seçimini yap.
Ben ikinci kitabımda bu süreci daha bilinçli yaşadım.
Bir editörle çalıştım.
Kapak tasarımı, mizanpaj, ISBN numarası, hepsi sırayla geldi.
Kitap, bir binaysa eğer, temeli sağlam atılmalı.
Biliyorum, insan kendi kitabını eline alınca çok garip hissediyor.
Bir gurur, bir utangaçlık, bir çocuk gibi…
Ama sonra alışıyorsun.
Çünkü o senin sesin, senin izlerin…
Kitap yazmak isteyen herkese şunu söylemek isterim:
Kusursuz olmasın, samimi olsun.
Çok satmasın, doğru yüreklere ulaşsın.
Eleştirilsin, ama iz bırakabilsin.
Ve son olarak: Yazmak cesaret ister.
Sen yazarsan, birileri de okuyacak.
Belki hiç tanımadığın biri, bir gün senin cümlende kendini bulacak.
Ve işte o zaman diyeceksin: “İyi ki yazmışım.”
Sevgilerimle,
Belgin Baykal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder