En ufak sevgisini ve ilgisini bile esirger o masum kalplerden.
O zaman düşünürsünüz, nasıl bir insan
çocuğundan da boşanabilir diye.
O çocuğun günahı nedir?
Kendi talebi olmaksızın dünyaya gelen bir masumdur.
Yanlış kararlar ve yanlış seçimler o çocuğu suçlu kılar.
Hayatı boyunca hep bir yerlerde bir şeyi eksik kalır.
Hiçbir zaman kendisini tam hissedemez.
Adını koyamadığı birçok duygunun altında ezilir.
Anne ve babasının ayrılığını anlamıştır ama
kendisiyle olan ayrılığı bir türlü kavrayamaz.
Bu hayatı ya da bu ebeveynleri hak edecek ne yapmıştır?
Tek suçu, onların çocuğu olmasından başka bir şey değildir.
İşte bu eksikliklerle büyüyen çocukların karşısına,
yıllar sonra çıkan anne ve babalar,
nasıl bir düşünce tarzıyla geçer karşısına:
“Ben senin annenim.”
“Ben senin babanım.” der…
En zor zamanlarında,
en çok ihtiyaç hissedildiği anlarda
kendi bencilliklerinden yanında olmayan kişiler,
çocukları iyi yerlere gelip para kazanınca
ya da kendileri elden ayaktan düşüp bakıma muhtaç olunca,
karşılarına çıkıp rahatça evlat olmalarını talep edebiliyorlar.
Kendileri anne baba olamadan,
karşı taraftan evlatlık görevlerini yapmasını beklemek,
nasıl bir bencilliktir?
İşte bu aşamada çocuğun yine yükümlülükleri bitmez.
Bu sefer vicdanı ve haklılıklarıyla sıkışır kalır.
Kendisini yine kötü hisseder.
Bir yanı nefret ederken,
diğer yanı acıma ve yardımdan yanadır.
Yani o boşanmadan sonra,
kendisini hiçbir zaman tam olarak iyi hissetmez.
Çocuklarınıza ayrıldıktan sonra bunları yaşatmayın.
Onların kalplerinde büyük kırgınlıklar yaratmayın.
Eşinizden boşanabilirsiniz,
ama çocuğunuzdan asla boşanamazsınız.
O çocuğun kırgınlıkları ve beklentileri,
sizin hayattaki bütün başarılarınızı engeller.
Hiçbir zaman mutlu olamazsınız.
Çocuk, Allah’ın herkese nasip etmediği çok özel bir ödüldür.
O bir emanettir.
Siz de o emanetlerinize en iyi şekilde sahip çıkmak zorundasınız.
Çocuklarınızdan esirgediğiniz her sevgi ve zaman,
gün gelir veremediğiniz hesabınız olur.
Sevgilerimle,
Belgin Baykal

