11 Ağustos 2021 Çarşamba
Aile Olmak!
Kendimi yazarak ifade ettiğimi anladığımdan beri yazdım ve sizlerle paylaşmak istedim. Belki satırlarımda kendinizden bir şeyler bulursunuz☺️
25 Temmuz 2021 Pazar
Gittikçe Bana Benziyorum
Kendimi yazarak ifade ettiğimi anladığımdan beri yazdım ve sizlerle paylaşmak istedim. Belki satırlarımda kendinizden bir şeyler bulursunuz☺️
12 Temmuz 2021 Pazartesi
Akıştayım Yine
Bazen başka havada olurum ben,
Sen klasik müzik dinlerken,
Ben batıralım mı bu dünyayı?
Batsın bu dünya diyelim mi diye haykırırım,
Arabesk kaçar ruhuma,
Çığlıklarımız aynıdır aslında,
Bazen ben sen olurum, gelir Vivaldi ‘dört mevsim’ kulaklarıma,
Ya da Hauser, ‘Adagio’ ile dağıtır tüm ruhumu derinlerde,
Bir kız çocuğu ağlar çaresiz içimde,
Anlatamam ki bu hayatı, ben de çözemedim diyemem ki…
Sadece sakin kal, mutlu kal..! diyebilirim.
Her söylenene inanma!
Araştırmadan yargıya varma!
Bilemezsin kimsenin ne yaşadığını derim,
Sonra dönerim yine kendi hayatıma ve yaşanmışlıklarıma,
Sen hızlı hızlı yüzüp karaya ulaşmaya çalışırken,
Ben kendimi sırtüstü bırakırım sulara,
Nasılsa bildiği gibi sürüklemeyecek mi beni kıyıya,
Gerek yoktur senin gibi çırpınmalara, kendini yormaya,
Daha önce yorulduğum için bilirim…
Hayatın dengesini ben bozamam,
Ama o benim dengemi bozabilir ona karşı gelirsem,
Ben teslimim her şeyimle ama sağlam ilkelerimle,
Bak buradayım, koyvermişim kendimi akışa.
Sakin, dingin derin sularda…
Belgin Baykal
Kendimi yazarak ifade ettiğimi anladığımdan beri yazdım ve sizlerle paylaşmak istedim. Belki satırlarımda kendinizden bir şeyler bulursunuz☺️
6 Temmuz 2021 Salı
Gidemem Bu Şehirden
Hani benim yerime koy kendini diyorsun ya,
İşte! Ben bir hayatın üstüne bir hayat daha koyamıyorum,
Hani benim gibi düşün diyorsun ya!
Kendi düşüncelerimle baş edemezken, senin gibi nasıl düşünürüm?
Çıkmazda benim yollarım, oklar hep beni gösteriyor.
Yalnız, dimdik, yıkılmaz bir tabela gibi…
Bir gün terk edip gideceğim bu şehri,
Ama içim el vermiyor, gittiğim yerde yine
İçimde yarım kalmış sevdalarımla başka şehirde güne
başlamak bana iyi gelir mi sanıyorsun?
Senden kaçarken benden nasıl kaçacağım?
Peşime düşmez mi tüm terk edişlerim, edilişlerim.
İçimi yakmaz mı başka şehirde yağan yağmur, açan güneş.
Aynı şehirde sensizlik bile güzel!
Kaçtığım her yerde seni görmek ister gözlerim,
Hayal de olsa bir umuttur işte!
Beni bulmanı istemez mi yüreğim?
Bulsan ne olacak o da ayrı…
Kendisinden başka kimseye güvenmeyen insan,
“Uzaktan sevmek en güzeliymiş” dememiş mi Cemal Süreya?
“Öyle uzaktan seviyorum seni
Kırmadan
Dökmeden
Parçalamadan
Üzmeden
Ağlatmadan uzaktan seviyorum”
Belgin Baykal
Kendimi yazarak ifade ettiğimi anladığımdan beri yazdım ve sizlerle paylaşmak istedim. Belki satırlarımda kendinizden bir şeyler bulursunuz☺️
16 Haziran 2021 Çarşamba
İyi olmak mı, kötü olmak mı?
Kendimi yazarak ifade ettiğimi anladığımdan beri yazdım ve sizlerle paylaşmak istedim. Belki satırlarımda kendinizden bir şeyler bulursunuz☺️
30 Mayıs 2021 Pazar
Sadakat Kontrol Edilir mi?
Sadakat denilince akla sadece ikili ilişkiler gelmemeli!
Bu, her şeyi içine alan bir duygudur.
En yakınlarına bile davranışın, şeffaflığın,
onlara karşı duruşun ve zarar gelmesini istememen de sadakattir.
Birisinin size sonuna kadar güvenmesi,
her konuda “O yapmaz” düşüncesi,
sizin ona verdiğiniz güvendir; yani sadakatinizdir.
Peki, sadakat kontrol edilebilir mi?
Ya da ne kadar edebilirsiniz?
Bu bana göre içten gelen ve çevreyle şekillenen bir durumdur.
Yani içinizde olan bir şey,
siz çıkmaza düştüğünüz zaman ortaya çıkar.
Kötü olan şeylere zaafınız varsa, işiniz daha da kolaylaşır.
Sadece mazeretlere ihtiyaç duyarsınız.
“Sor bakalım niye yaptım?” der gibi…
Mutsuz, itibarsız, güvensiz, aldatılmış ya da aldanmış,
kompleksli kimselerde daha kolay başlayabilir.
Çünkü ruh ve nefsi buna hazırdır.
Çevresinde bu duygudan uzak kimseler varsa,
yanılması ve hata yapması daha da kolaylaşır.
Kaybedeceklerine değil, kazanacaklarına odaklanır.
Anlaşılmayacağını ya da küçük aldatmaların
ne zararı olabileceğini düşünür.
Zamanla bununla yaşamaya da alışmaya başlar.
Artık yalan söylerken de zorlanmaz.
Önce kendisini ikna eder — gerçekmiş gibi
anlatması için bu gereklidir.
Hatta onun için bir oyun halini alır.
Ta ki olaylar istemediği yere gelene kadar…
Sadakat ve güvenilirlik bir konfordur aslında.
Karşılıklı olursa asla yıkılmazsınız.
Üstünüze atılanlar bile sizde kalmaz.
Doğru ve güvenli bir hayatı seçmeniz,
sizin mutluluk anahtarınızdır.
İş hayatınızdan aile hayatınıza kadar her şey yolunda gider.
Çünkü yanlış bir şey yapmamışsınızdır.
Güvenin olduğu yerde, zamanla özgürlük başlar.
Kimse sizi kontrol etme ya da şüphelenme riskine bile girmez.
Son derece emindir.
Ama sadece sizin emin olmanız yeterli olmaz.
Sizin de karşı taraf için aynı olmanız gerekir.
Yani sonuna kadar güvenilir olma hâli...
O zaman ilişkiler daha güzel,
hayat daha yaşanabilir bir hâl alır.
Sadakatsizlik, mutsuzluğun temelini atar.
Bu duygulara yatkınsanız, uzak durmak için elinizden geleni yapın.
Kaybedecekleriniz, kazanacaklarınızdan çok daha ağır olabilir.
Sevgiyle ve sadakatle kalın…
Belgin Baykal
Kendimi yazarak ifade ettiğimi anladığımdan beri yazdım ve sizlerle paylaşmak istedim. Belki satırlarımda kendinizden bir şeyler bulursunuz☺️
1 Nisan 2021 Perşembe
Suçlu Ebeveyn Olmak!
“Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı asla unutmazmış.” Hepimizin çocukluk dönemi kurdun kışı gibidir. Bir sürü hasar alırız; kimisini atlatır, kimisini bir türlü aşamayız. Kocaman insanlar oluruz: iş sahibi, eş sahibi, hatta çocuk sahibi… Ama yine de o çocuklukta yaşanan her ne ise, yakamızı bırakmaz. Çok güzel bir çocukluk geçirmişizdir belki; annemizin babamızın hayatlarının tam ortasında, gözlerinden bile sakındığı, korumalı ve zenginlik içinde… Belki de aile kavgalarının ve şiddetin olduğu bir evde, hep dışlanarak… Belki boşanmış bir anne babanın arasında kalarak, tüm duyguları tüketilmiş, “koruyalım” derken daha çok zarar verilmiş biri olarak… Ya da çok küçük yaşta çalışmak zorunda kalmış, eğitimini tamamlayamamış ama hayatı erken yaşta öğrenmiş biri… Belki çok uzak bir köyde, mahrumiyet ve yokluk içinde, törelere boyun eğerek… Ya da çok kalabalık bir ailede, adının bile hatırlanmadığı, tek derdin namus ve geçim olduğu bir evde büyümüşüzdür. Nasıl yetiştirilirsek yetiştirilelim, geçmişte bizi yaralayacak ve bugüne taşıdığımız bir derdimiz olacaktır. Hayatın içinde kendimizi ne zaman yetersiz hissetsek, ilişkilerimizde ya da işimizde başarılı olamazsak, ilk aklımıza gelen; anne ve babamızın bizde yarattığı psikolojik etkiler olur: – Babamı dinlemeyecektim… – Annem beni rahat bırakmadı… – Beni çok serbest bıraktılar ya da nefes aldırmadılar… – Onları çok küçük yaşta kaybettim. Bu yalnızlığı hak etmemiştim… – Beni zaten hiç sevmediler; ben onların hayal kırıklığıydım… Ya çok sevilmekten, ya ilgisizlikten ya da fazla korumacılıktan şikâyet ederiz. Ve suçlanacak kişiler bellidir: Anne ve baba. Elimizde tutunacak bir acı aramaktır aslında yapılan. Gerçekten çok hatalı ebeveynleri geçiyorum ‘Kırmızı Oda’ misali… Onları aşıp bugüne gelmiş bir insanı ancak mutluluk
yıkar diye düşünüyorum. Çünkü bilmediği tek duygu odur. Bir de yaptığı her şeyi başa kakan, beklentili ebeveynler var: – Bizde evlat mı var? – Başkasının çocukları her gün arıyor annesini babasını! – Hiçbir faydanızı görmedik, daha bizden ne bekliyorsunuz? Çocuk, Allah’ın bir hediyesidir. En iyi şekilde yetiştirmek, ailenin görevidir. Ama mutlu olur ya da olmaz; bu da yetişen çocuğun karakteridir. İki taraf da üzerine düşen sorumluluğu bilirse ve sahip olduklarına değer verirse, geçmişte yaşananlar günümüze daha az yansır. Bize yapılanları değil, yapılmayanları görmek... O zamanın şartlarını unutup, günümüzle kıyaslamak… Hoşgörüyü ve merhameti unutmak… Bizi mutsuzluktan başka bir yere götürmez. İyilik yapın, iyi düşünün ve çalışın. Başarının ve mutluluğun sırrı budur. Sevgilerimle, Belgin BAYKAL
Kendimi yazarak ifade ettiğimi anladığımdan beri yazdım ve sizlerle paylaşmak istedim. Belki satırlarımda kendinizden bir şeyler bulursunuz☺️
Ezik Demeyin Kimseye
Toplumun sessiz kahramanlarıdır onlar. Kendini öne atmayan, ama her şeyin farkında olan insanlar. Onlara ezik derler, çünkü bağırmazlar. Çün...
-
Geçen gün gözüme bu cümle çarptı ve üzerinde yazı yazacak kadar düşündüm. "Anahtar gibi sadece kaybolduğunda aranan...
-
Kartal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanlardandır. Bazıları 70 yıl kadar yaşar. Ama bu uzun ömür için, 40 yaşına gel...
-
Aile terapisti Dr. Susan Mandel, “Erkeklerin aldatmakla ilgili sorunları şu: Erkekler kadınlar gibi ilişkilerde yapıcı ve iletiş...



