Hiç, bir gün bir metroda, markette ya da deniz kıyısında
yürürken kendinize rastladığınız oldu mu?
Tıpkı aynada birdenbire kendinizle göz göze gelmek gibi… Ama bu sefer dışarıdan bakarak:
Nasıl birisiniz gerçekten?
Sıkıcı mısınız? Söz kesen, başkalarını dinlemeyen biri mi? Yoksa nazik ama kendini ezdiren biri mi? Sevilmek için kendini yoran, Yalnız kalmamak uğruna her şeye katlanan biri misiniz? Yok sayıldığınız halde “beni fark etsin” diye uğraşan biri mi? Yoksa hep veren ama hiç almayan? Belki de tam tersi… Kendini merkeze alan ama karşısındakini yok sayan biri? Hiç düşündünüz mü: Sizin gibi biriyle arkadaşlık eder miydiniz? Hayatınıza sizi alır mıydınız? İnsan çoğu zaman kendine kördür. Ama bir gün, dürüstçe aynaya bakmayı başarırsa, Değişimin ilk adımını da atmış olur. Çünkü çevremizdekiler sürekli kötüyse, Belki de aynaya bir kez de oradan bakmak gerek. İnsanlar neden sizinle uğraşıyor? Yoksa siz mi öyle zannediyorsunuz? Birini sevmiyorsanız, büyük ihtimalle o da sizi sevmiyordur. Çünkü hisler de bulaşıcıdır. Negatif duygularınız, fark edilmeden karşınızdakine de geçer. Başkalarında sevmediğiniz davranışları Kendiniz yapmamaya çalışın. Eşyaya değil, insana yatırım yapın. Sonu kötü bitse bile… Belki birinin hayatına iyi dokunmuşsunuzdur. Aynalar yalan söylemez. Önce kendimize, sonra başkalarına dürüst olalım. Ve Can Yücel’in o unutulmaz dizeleriyle: “Yerin seni çektiği kadar ağırsın Kanatların çırpındığı kadar hafif… Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü... ... Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin.” Sevgilerimle, Belgin Baykal
