3 Temmuz 2025 Perşembe

Bir Cümleyle Yıkılan Hayatlar


Bir Cümleyle Yıkılan Hayatlar

Ben bazen bu belgeselleri neden izliyorum bilmiyorum. 
Kendi ruh halime ihanet ettiğimi hissediyorum. 
Ama bir yanım da o yaşananları inkar edemezsin diyor ve geri dönemiyorum. 
 Bir emir, bir söz, bir bakış… ve bir anda başlayan yıkım. 
 Kiminin adı tarihe “lider” diye geçti, ama arkalarında yalnızca suskun duvarlar ve isimsiz mezarlar kaldı. 
 Diktatörlerin sesi yüksek çıkar, ama en sessiz harfler en derin acıyı bırakır. 

 “Temizleyin, saldırın, savaşın, öldürün.” 
Sadece ruhları harap olmuş kimliklerin çıkardığı bu sesler yüzünden, binlerce insan bir anda ortadan kayboldu. 
Çünkü onların varlığı, birinin sabah kahvesine gölge etmişti. 
Başka hayatların yaşadığı alanı tamamen kendisi istiyor ve koşulsuz itaat bekliyordu. 

 “Sustum, çünkü başka çarem yoktu,” dedi baba. 
“Gülme oğlum, sesini hatırlarlar,” dedi kaygılı anne. 
Ve bir çocuk, büyümeden önce korkuyu ezberledi. 

Tarih; korkuların, çaresizliğin ve kayıpların, günümüze yansıyan ağır bir ağıtıdır.
Yıkılan hayatların izinde, belki bir umut filizlenir diye düşünür insan…
Ama bugün, geriye kalan yalnızca unutulmuş çığlıkların derin hüznüdür.

İzlediğim her belgesel, içime bir başka ağırlık bırakıyor.
Çünkü dünya, hâlâ dersini almamış bir öğrenci gibi,
aynı hataları farklı kılıklarda yeniden sahneye koyuyor.

Ve evet…
Bazılarının sonları tarihte hiç de iyi bitmedi.
Ama buna rağmen birileri,
aynı rollerle yeniden sahneye çıkıyor,
ve farklı sonla yine alkış bekliyor.

"Tarih bağırır, ama biz artık fısıltıya bile sağırız."

Sevgilerimle,

Belgin Baykal

30 Haziran 2025 Pazartesi

Gitti Diye Yıkılmadım, Sadece Evi Temizledim🧹



Kapı kapandı. İçimde koca bir hüzün.
Ne yapmam gerektiğini anlamakta zorlanırken...
Elimde yeni aldığım süpürgeyle, hunharca tüm odaları dolaşıyorum.
Sanki yerleri değil, bizden kalanları süpürüyorum.

Paşa gönlüm değil mi, yüzleşiyorum işte.
Al, her şeyi atıyorum.
Attıkça evimdeki fazlalıklar azalıyor,
ben nefes alıyorum.

Yetmiyor içimdeki kavga...
Müzikle çamaşır suyunu karıştırıp,
elinin değdiği her yeri temizliyorum.
İhanetin olduğu yerde, el kiri insanı rahatsız ediyor, biliyorum.

Biri gidince kalp kırılır derler ya…
Benim kırılan tek şey, cam silerken elimden kayan vazo oldu.
Kusura bakma, duygusallıktan değil, eldeki bez kaygandı 😌

Gideni süpürmek gibi bir adetim yoktu aslında.
Ama izini silerken yere biraz da sirke döktüm.
Antibakteriyel yaklaşıyorum artık ilişkilere.

Sen aşkı “aldatmak” diye tanımladın.
Ben artık “nefes almak” diyorum.
Ve şimdi… içeri mis gibi bahar temizliği kokusu yayılıyor.

Sen gittin.
Ben evi de, gönlümü de havalandırdım.

Gittin diye yıkılmadım…
Sadece evi temizledim.
Ve sonra...
Pencereleri açtım.

Hayat geri geldi...

Gidenin arkasından üzülmeyin.
Sizin için hayırlısı olan olmuştur mutlaka…

Sevgilerimle,
Belgin Baykal

31 Ocak 2024 Çarşamba

Konuşmamız Gerek

 


Kendime bir söz vermiştim:
Üç kitap yazacağım ve sonra zirvede bırakacağım.)

Ve işte! O sözün son halkasıyla yeniden karşınızdayım.

Bugüne kadar sizden gelen güzel yorumlar, doğru yolda olduğumu gösterdi. Bu inançla durmadım, vazgeçmedim.

Yine kalpten gelen bir hikâye…
Yine kördüğümler, yine duygu geçişleri, yine sizden parçalar...

Bu defa uzun uzun yazmadım. 

Çünkü anladım ki kitap kalınlaştıkça bazı okurlar ürküyor, 

"Bu kadar sayfa, kim okuyacak?" deyip yerine bırakıyor.

Ama bir de her koşulda okuyan gerçek okurlar var.
İşte onlara ayrıca minnettarım.

Bu kitap, onlar için.
Ve biraz da kendim için.

Sevgilerimle,

Belgin Baykal


Sadece kitapyurdunda satışı olan kitabınız okumanız için sizi bekliyor🦋


https://www.kitapyurdu.com/kitap/konusmamiz-gerek-/672908.html&filter_name=belgin+baykal

15 Kasım 2023 Çarşamba

Adadan Kim Gitsin

 





Kimisi gelir, kimisi gider.

Bazılarını seve seve uğurlarız,

bazılarını zorla göndeririz.

Bazılarıysa hiç giremez hayatımıza.

Yaklaştırmayız, uzakta tutarız.

Hayat, herkesin kendi kurallarını koyduğu

görünmez bir ada gibidir.

O adada kim kalacak,

kim gidecek,

kim hiç giremeyecek…

karar çoğu zaman bizim elimizdedir.

Ama bazen, gelenler kendilerini ev sahibi sanır.

Fazla kalanlar olur.

Biz izin verdiğimiz için yerleşenler,

sonra bize yer bırakmaz.

Kıyamadıklarımız gelir ve önce bize kıyar.

Zihnimizde bin kere uğurladıklarımız,

birkaç güzel sözle geri döner.

Ama her dönüş,

aynı bataklığa saplanmak gibidir.

Adalar karışır zamanla.

Kimin adasında konaktayız,

kim bizim adaya izinsiz girmiş,

seçmek zorlaşır.

İşte tam o anda,

kendimize dönüp sormalıyız:

Kim kalmalı,

kim gitmeli,

ve biz kimin adasında fazlayız?


Sevgilerimle,

Belgin Baykal


16 Ekim 2023 Pazartesi

Kenar Süsü Olmayın



İstanbul’un puslu hüzünlü havasında bir de Sıla, 

‘Kenar Süsü’ şarkısını söyleyince havan güzel olsa da 

depresif olabiliyorsun.

“Kenar süsü oldum hayatında

 Yani olmasamda olurdu

 Kaza süsü de verirdin vefatıma

 Yokluğum boşluk yaratmazdı”


Birilerinin hayatlarında yer almak bu kadar ağır olmamalı.

Hissettirilen duyguların karşılığında kendini böyle görmek çok üzücü.

Herkes bir başkasının hayatında kenar süsüdür aslında.

İlkokulda yazılarımız güzel gözüksün diye defter

kenarlarına bu çalışmalar yaptırılırdı.

Her sayfa kenar süsüyle başlardı.

O sayfa bambaşka olurdu, sıradanlıktan uzak ve heyecan verici.

Biz de birilerini hayatımıza kenar süsü gibi alırız, 

sonra da kendimizi kenar süsü hissederiz.

Oysa karşılıklı bir alışveriştir bu.

Kimse kimsenin bir şeyi değilken yüklediğimiz anlamlardan

başka ne olabilir ki.

Bir tartışma ya da ayrılıkta, tanımayacak kadar birbirinden

uzaklaşan kişiler değil miydik sonuçta? 

Hepsi duygusal yükten öte değildi.

Düşündüğün ve büyüttüğün kadardı her şey.

Beyninde yaşattığın kadar varlardı.

Anlamlandırdığın kadar önemliydiler.

Beyin savaş halindeyken, ilişkilerle baş edilmesi güç bir dönem başlar.

Sürekli sorgular, yeni yollar arar kendine.

İçinden çıkamayınca da kendini zayıf ve mağdur hisseder.

Hiç kimse için bunu hissetmeyin, akıl oyunlarından başka

bir şey değil bu yaşananlar.

Bırakın hayatınızda her şey olması gerektiği gibi aksın.

Gelmesi gerekenler gelsin, gitmesi gerekenler gitsin.

Ne kenar süsü hissedin ne de hissettirin.

Hepimizin tek ortak noktası insan olmamız.

Onun dışında her şey detaylardan ibaret.

Bir insanın gönül yükü olmayın, 

sonrası zincirleme kaza gibi herkesi etkiliyor.

Boşverin size yapılanları ya da yaptıklarınızı.

Her şey geçer gider hayat gibi.

Bir gün üzüldüklerinize üzülürsünüz.

Bu puslu havayı dağıtalım mı hemen?

Ajda Pekkan söylesin o zaman;

“Temmuz, Ağustos, Eylül her mevsimde durma gül

Hayat inan çok kısa belki çıkmayız yaza

Boşvermişim, boşvermişim, boşvermişim dünyaya

Ağlamak istemiyorsan sen de boşver dünyaya”


Sevgilerimle

Belgin BAYKAL

29 Eylül 2023 Cuma

Bir Tanışamadık








Bazen tanıdığımızı sandığımız insanlara en çok yabancı kalırız.

Her seferinde aynı yerde bocalar,

"Neden yine ben?" diye sorarız.


Ama biz de onların hayatında beklenmedik bir yabancıyız belki.

Bizi üzerler, farkında bile olmadan geçer giderler.

Bazıları ise tekrar tekrar döner,

“Orada mısın?” diye bakar.


Ama değişen bir şey olmaz.

Sadece yaralar eşitlenir.


Bu geliş gidişlerin kimseye faydası yoktur.

Kendini tanımayan, aynı hatayı tekrarlar.


Bir kapıyı yeniden çalıyorsan,

her şeyi sıfırdan kabul etmeye razı olmalısın.

Ancak o zaman hem kendine hem karşındakine adil olursun.


Geçmişte yaşadıklarını yeni birine taşımamalısın.

Çünkü o da kendi hikâyesiyle geliyor olabilir.

Ve seninle yüzleşmekten çekiniyor olabilir.


Herkes sorunlu mu gerçekten?

Yoksa biz hâlâ kendimizle tanışamadık mı?


Zor bir anda,

hiç tanımadığın bir yönünle karşılaşırsın.

Ve o an dersin ki:

“Demek bu da benim bir parçam.”


Tanışmalar böyle başlar.

Ama çoğu zaman unuturuz…


Ve yeniden:

“Merhaba, daha önce tanışmış mıydık?” diye sorarız.


Kendini tanırsan,

başkalarını da tanıman kolaylaşır belki...


Sevgilerimle,

Belgin Baykal


5 Temmuz 2023 Çarşamba

baykalbb

Ezik Demeyin Kimseye

Toplumun sessiz kahramanlarıdır onlar. Kendini öne atmayan, ama her şeyin farkında olan insanlar. Onlara ezik derler, çünkü bağırmazlar. Çün...