Aşkın yaşı var mıdır?
Ya da en çok kime yakışır?
Herkesin aşkıyla uğraşan bizler neye göre değerlendiririz acaba?
Yaşına başına, kariyerine, zenginliğine, fakirliğine, boyuna,
kilosuna, her şeyine göre eleştiri yaparız.
Sanki aşkın bir ölçüsü varmış gibi beklentilerimiz şekilci bir değer taşır.
Aklımıza gelmeyen tek şey, aşkın bir gönül hastalığı olduğudur.
Kime ve neye tutulacağınızı bilemezsiniz.
Aşk, mantığın devreden çıkmış halidir.
Gerçekleri göremezsiniz, sadece bir noktaya odaklanır bakarsınız.
O da âşık olduğunuz kişidir.
Sizin dışınızda herkes görür ilişkinin geleceğini.
Bir tek size anlatılamaz bu.
Çünkü gönül hastalanmış ve sizi normal düşüncelerden uzağa almıştır.
Hiçbiri sizi hissettiklerinizden geri döndüremez.
Size ne kadar olmaz deseler de bunu bir tek siz anlayamazsınız.
Ayırmaya çalışsalar da yüreğinizden koparamazsınız.
O her zaman sizinle kalır.
Nereye giderseniz gidin, yanınızda götürdüğünüz tek şey yine ona olan
duygularınızdır.
Aşk’ı yok edecek tek şey yine sizsiniz.
Vazgeçtiğiniz anda aşk biter.
Aşkın yaşı başı yoktur.
Herkese yakışır sevmek.
Arada çok yaş farkları büyük sorunlar getirse de limitleri çok zorlamadan aşkı hak ettiği şekilde yaşamak en güzelidir.
“Okyanusta ölmez de insan, gider bir kaşık sevdada boğulur” demiş, Cemal Süreya
Aşk bu işte; olmaz dediğin, asla dediğin her şeyin olur hali.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder