Hayat bazen öyle insafsız ki,
Küçük bir boşluğundan yakalar,
Hissettirmez en zayıf anında,
Seni ta yüreğinden yaralar
Sezen Aksu’nun yine muhteşem sözlerinden bir bölümü…
Gerçekten de insanın en zayıf anında içeriye sızan bir virüstür aşk.
Kime? Niye? Neden? Sorularının yok olduğu bir an.
Direnci düşmüş bedene gelen bir hastalık.
Mantığın yok olduğu, yüreğinin sesini dinlediğin an.
Kendine uydurduğun bir sürü mazeretler...
Gerçeklerden kaçış, düşlerde yaşam…
Her zaman düşlerimizdeki gibi bir yaşam bekleriz.
Her şeyin bizim isteklerimiz doğrultusunda geliştiği,
Olmadığı zaman hayal kırıklıkları yaşadığımız...
Zararsız bir dünyada umutlarımızla yol aldığımız,
Bir insana yüklediğimiz bir sürü olgu ve nitelik, işimize geldiği gibi görme eylemi.
Gözümüzde büyüttüğümüz ve istediğimiz kimliğe soktuğumuz hayalimiz.
İşte ikilem burada başlar.
Düşlerimiz ve Gerçeklerimiz…
Yüzleşemediğimiz ve yüzleşmekten korktuğumuz, sonrasını göze almakta çektiğimiz güçlüktür gerçekler.
İki hali vardır benliğin ve kişiliğin,
Ya hayallerini seçip o dünyada yaşamak,
Ya da hayallerini yıkıp gerçeğe uyanmak.
Bedeninize ve ruhunuza hangisi uygunsa, seçiminiz o yönde gerçekleşir.
Bazen hayal gördüğümüz şeyler gerçeklerimizdir.
Bazen gerçeklerimizi hayal görmek isteriz.
"Düşler ve Gerçekler" işte ayrı ayrı yaşar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder