“Kadınlar Zayıftır Ama Analar Kuvvetlidir” demiş Victor Hugo…
Gerçekten de öyledir annelik, karnında ilk hissettiğin anda başlar bu muhteşem duygu.
Önem verdiği her şey gerilerde kalır. Onun için gerçek olan ve yaşanılması gereken tek duygu o andan itibaren hissettiği “annelik duygusudur”.
Tek sorumlu hisseder kendini, hiçbir zarar gelmesine izin vermez.
Hiç kimseye laf söyletmez, panter kesilir çocuğu için.
Babası bile çocuğuna bir şey söylese kendisine söylenmiş hisseder.
Çocuğu için yapamayacağı fedakârlık yoktur.
Hiçbir erkek anlayamaz bu duyguyu. Sadece anne ve çocuk arasında gelişen özel bir bağdır yaşanılan.
Çocuğun da koşulsuz aldığı tek sevgi anne sevgisidir.
Her zaman istisnalar vardır.
Ama bu oldukça az görülen bir durumdur.
Hep etkisinde kaldığım ve gözlerim dolarak okuduğum bir hikayedir bu.
Fedakâr Anne
Bebeğimi görebilir miyim?” dedi yeni anne.
Hemşire eline uzattı, minik bebeğinin yüzünü görmek için kundağını açtı ve şaşkınlıktan adeta nutku tutuldu!
Anne ve bebeğini seyreden doktor hızla arkasını döndü ve camdan dışarı bakmaya başladı. Bebeğin kulakları yoktu…
Muayenelerde, bebeğin duyma yetisinin etkilenmediği, sadece görünüşü bozan bir kulak yoksunluğu olduğu anlaşıldı.
Aradan yıllar geçti, çocuk büyüdü ve okula başladı.
Bir gün okul dönüsü eve koşarak geldi ve kendisini annesinin kollarına attı.
Hıçkırarak ağlıyordu…
Bu onun yaşadığı ilk büyük hayal kırıklığıydı;
Annesi sarılarak öğrenmeye çalıştı.
Ağlayarak “Büyük bir çocuk bana ucube kulaksız dedi…” ve diğerleri de güldüler dedi.
Annesi, her zaman ona “Genç insanların arasına karışmalısın” diyordu, ancak aynı zamanda yüreğinde derin bir acıma ve şefkat hissediyordu.
Annesi ile babası, aile doktorları ile görüştü; “Hiçbir şey yapılamaz mı ?” diye sordular.
Doktor “Eğer bir çift kulak bulunabilirse, organ nakli yapılabilir” dedi.
Böylece genç bir adam için kulaklarını feda edecek birisi aranmaya başlandı.
Aradan iki ay geçti. Bir gün babası “Hastaneye gidiyorsun oğlum, annen ve ben, sana kulaklarını verecek birini bulduk ancak unutma bu bir sır” dedi.
Operasyon çok başarılı geçti. Yeni görünümüyle psikolojisi de düzelen genç, okulda ve sosyal hayatında büyük başarılar elde etti.
Daha sonra evlendi ve diplomat oldu.
Yıllar geçmişti, bir gün babasına gidip sordu:
“Bilmek zorundayım, bana bu kadar iyilik yapan kişi kim?
Ben o insan için hiçbir şey yapamadım…
Bir şey yapabileceğimi de sanmıyorum” dedi
Babası, “fakat anlaşma kesin, su anda öğrenemezsin, henüz değil…”
Bu derin sır yıllar boyunca gizlendi.
Ancak bir gün açığa çıkma zamanı geldi… Hayatinin en karanlık günlerinden birinde, annesinin cenazesi başında babasıyla birlikte bekliyordu.
Babası yavaşça annesinin başına elini uzattı; Kızıl kahverengi saçlarını eliyle geriye doğru itti; annesinin kulakları yoktu.
“Annen hiçbir zaman saçını kestirmek zorunda kalmadığı için çok mutlu oldu” diye fısıldadı babası “ve hiç kimse, annenin daha az güzel olduğunu düşünmedi değil mi?”
Oğlu hıçkırıklarla ağlamaya başladı.
Nasıl bunu düşünemediği için kendisini hiç affetmedi.
Gerçek güzellik fiziksel görünüşe bağlı değildir, ancak kalptedir!
Gerçek mutluluk, gördüğün şeyde değil, asıl görünmeyen yerdedir…
Gerçek sevgi, yapıldığı bilinen şeyde değil, yapıldığı halde bilinmeyen şeydedir.
Anne çocuk ilişkisini düşününce, bir evlat kaybını yaşayan annenin acısını hiçbir şey dindiremez.
Çocuğunu kaybeden bir anne için her gün ilk gündür; bu ıstırap ihtiyarlamaz. Victor HUGO
Tüm evladını yitiren annelerimize Allah'tan sabır dilerim.