30 Temmuz 2013 Salı

Para ve Hayat
















“İnsan mı paraya bağlı, para mı insana bağlı?

Bu, insana bağlı.” demiş, “Özdemir ASAF”

Ne de güzel söylemiş!

Her şeyin para olduğu bu devirde, insanların para için yapamayacakları bir şey kalmadı gibi.

Dinini, dilini, ırkını, şerefini, namusunu, sevgisini, her şeyini satan insanlar.

Yine mutluluğu yakalayamıyorlar.

Gerçek mutluluğu aldıklarında değil, alamadıklarında arıyorlar.

Sahip olduklarını kendilerinin, yeni alacaklarını ise gelecekteki mutlulukları olarak görüyorlar.
Şu makama gelirsem! Her şey çok güzel olacak!
Şu evi alırsam, kredilerimi kapatırsam,
Şu arabayı değiştirirsem,
Şu yat,

Şu kat derken!

Altından kalkılması güç istekler ve elde var yine mutsuzluk!

Siz hayatınızı sadece bunlara sahip olursanız yaşabileceğinizi  sanıyorsunuz.

İşte yanılgı orada başlıyor…

Hayatın her anı güzel, elinizde olanaklarınız varken değerlendirin.

İnsanlara bakarken gözlerinizde “Para” ibaresi oluşmasın.

İnsan olarak bakın, "Bu insanın bana maddi getirisi nedir" diye değil!

Daha az kazanın, daha çok yaşayın.

Çok kazanmak adına hayatı kaçırmayın.

Hırslarınız mutsuzluğunuz olmasın.

Onlara teslim olmayın.

Çok lüks yerlerde yemek yemeseniz de olur!

Önemli olan karnınızı ve ruhunuzu doyurmak değil mi?

Arabanız az yakan normal bir aile arabası olsun ne çıkar?

Kime hava atacaksınız?

Telefonunuz sadece ihtiyacınızı görsün, hiç anlamadığınız bir sürü özellikleri olan telefonu sadece” Alo” demek için almayın.

Hobiler geliştirin, geç yaşlanmak için sağlığınıza ve 
bedeninize yatırım yapın.

Kendisini geliştiren, sorunlarıyla baş edebilen insanlarla görüşün.

Sizi geriye götüren ve mutsuzluk aşılayan kişilerden kaçın.

Seçici olun hayatta!

Her şeyiniz az ve öz olsun, görüştüğünüz insanlar bile.

Kuru kalabalık sadece sorun getirir onu zenginlik sanmayın.

Düştüğünüzde, hastalandığınızda yanınızda kaç kişi görebilirsiniz onu belirleyin.

Gerçek dostlar iyi günde, kötü günde, her anınızda yanınızda 
bulabildiğinizdir…

Sizin idare ettikleriniz dostunuz değildir. 

Arada idare edilen oluyorsanız,  sevinin! 

Dostluğunuz iyi gidiyor demektir.

Gelelim sağlığa;

Bütün gün masa başında çalışan insanlar, bedeninize 
bir iyilik yapın ve onu biraz sporla yorun.

Hiç kıpırdamadan sadece ihtiyaç molası vermek adına yapılan 
hareketlerle bedenin ölümünü gerçekleştiriyorsunuz.

Sağlığınıza dikkat edin, abur cubur ne varsa midenizi doldurmayın.

İnancınızı ve dualarınızı eksik etmeyin, en büyük meditasyon 
içten okunan dualardır.

Suni olan her şeyden kaçın…

Kendinize ve duygularınıza sahip çıkın.

Kimseyi sevmek zorunda değilsiniz! Ama saygı göstermek 
zorundasınız.

Kimseyi kandırmayın! Unutmayın ki her mazlumun arkasında 
onu koruyanı vardır.

Kendinize önem verin ama başkalarının da önemli olduğunu 
unutmayın!


Sevgilerimle,
Belgin BAYKAL

Hiç yorum yok:

Konuşmamız Gerek

  Kendime bir hedef koymuştum. 3 tane kitap yazıp zirvede bırakacağım diye.) Aynen de verdiğim sözü tuttum. Yeni bir kitapla tekrar karşınız...