Güvenlik görevlisi Ahmet…
Pırıl pırıl bir insan.
Gözleri yemyeşil, ışıl ışıl…
Hayata inadına gülerek bakıyor.
Sabaha kadar çalışmış, 24 saati tamamlamıştı.
Yorgun, bitkin… Ama yine de ışıldayan gözleriyle selamladı beni.
"Gel, güzel bir çay yapayım sana," dedim.
Çok mutlu oldu.
Ayakta içiyordu çayını, saygıdan oturmuyordu.
“Otur hadi,” dedim.
“Rahatsızlık vermek istemem abla,” dedi çekinerek.
Sonunda oturdu.
Yüzünde gülümseme, mahcubiyet ve içten bir insan sıcaklığı…
Sohbet etmeye başladık.
– Bu paraya bu kadar yük ağır değil mi?
– Yok abla, Allah’a şükür yetiyor.
Uzun zamandır aldığı paraya şükreden bir insan duymamıştım.
Şaşkınlıkla dinliyordum.
“İki kızım var. Biri altı, biri üç yaşında.
Büyüğü bu yıl okula vermedim.
Kıyamadım… Daha çok küçük.”
– Çekingen mi kızın?
– Evet abla, çok kırılgan. Bir laf etsek hemen ağlıyor.
Sonra sessizleşti.
"Altı ay ayrı kaldık eşimle," dedi.
"Ayrılmak istedi ama ben kızımı bırakamadım.
Bezi, maması, her şeyiyle ben ilgilendim."
Dedim ki: “Helal olsun sana Ahmet.
Senin yaptığını kaç erkek yapar?”
Oysa çoğu erkek, çocuğu anneye bırakır gider.
Üstüne bir de minnettarlık bekler.
– Olur mu abla? O benim canım, kanım.
Karımı görmesem olur ama kızlarım… Onlar her şeyim.
Gözlerim doldu.
– Peki şimdi?
– Allah razı olsun, araya girenlerle barıştık eşimle.
Şimdi her şey yolunda.
– Gerçekten tebrik ederim seni. Hayat okulunu başarıyla geçmişsin.
– Sağ ol abla. Ben sadece ilkokul mezunuyum ama elimden geleni yaparım.
Ve devam etti:
– Huzursuzluğu sevmem. Eşimden hiçbir şey gizlemem.
Her şeyimi bilir. Dürüstlüğü seçtim.
Başkalarından duymasındansa, benden duysun isterim.
Zamanında hatalarım oldu.
Arkadaşlarıma daha çok zaman ayırıyordum.
O yüzden ayrılmak istemişti.
Ama sonra gördüm; insanın ailesi her şeymiş.
– Kardeşim için kredi çektim, borcunu kapattım.
– Peki o da senin için aynı şeyi yapar mı?
– Yapmaz mı abla! Bizde kardeşlik, aile çok önemlidir.
Birlik, beraberlik olmadan yürür mü bu işler?
Ahmet’in yüzüne uzun uzun baktım…
Sıradan sanılan insanların hayatında ne çok ders gizliydi.
Oysa biz, çoğu zaman koşarken hayatın özünü kaçırıyoruz.
Ve o öz, Ahmet’in sade hikâyesinde gizliydi:
Doğruluk, Yetinmek, Sadakat.
Sevgilerimle,
Belgin BAYKAL

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder