7 Temmuz 2019 Pazar
Sen Çok Özelsin
Kendimi yazarak ifade ettiğimi anladığımdan beri yazdım ve sizlerle paylaşmak istedim. Belki satırlarımda kendinizden bir şeyler bulursunuz☺️
8 Mayıs 2012 Salı
Bu Bize Olmaz!
Ne kadar da "önemliyiz" kendimiz için.
Her şeyin doğrusunu, eğrisini biz biliriz ya!
Herkes her şeyi yanlış yapar bizim gözümüzde.
Onların davranışları karşısında bir de hayrete düşeriz...
Peki, neden hayrete düşeriz?
Hangi mantıkla?
Başka hayatlar yaşamış, başka şeylere inanmış bir insan
neden senin gibi düşünsün ki?
Onun değerleri, onun yaşanmışlıkları nasıl seninkiyle birebir örtüşsün?
Farklı bir insandan aynı düşünceyi, aynı tavrı beklemek neden?
Unutma, o "sen" değil ki!
Sürekli kullandığım bir cümle geliyor aklıma:
“Ben olsam asla yapmam.”
Evet, yapmam. Çünkü ben "benim".
Kendi doğrularıma göre "yapmam" diyorum.
Peki ya onun doğruları? Onun yaşadıkları?
Ya gerçekten haklı olan oysa?
Kime göre doğru?
Karşı tarafa bu kadar yüklenmemek gerek aslında.
Başka hayatlara saygı duymalıyız ki,
onlar da bizim hayatımıza saygı duysun.
Saygı gösterip de saygı görmüyorsak,
belki de çevremizi elemenin zamanı gelmiştir.
Gerçek sevgiye ve içten bir dokunuşa kim “Hayır” diyebilir ki?
Millet olarak, aslında sevilmeye açız.
En ufak bir sevecenlik bile şaşırtıyor, mutlu ediyor bizi.
Mesela alışverişlerde duyduğumuz sıcak cümleleri düşünelim:
"Bu size olmaz ama...",
"Size daha uygun bir şey bulalım...",
"Bakın, sizin için şunu ayırdım..."
Ne kadar hoş gelir insana.
Kendini özel hissettirir. Ait hissettirir.
Tabii bazı huysuz tiplerde bu ters etki yapar; o ayrı. 😉
"Niye bana iyi davranıyor ki?"
"Ben ister alırım, ister almam!" der geçer...
Ama genel olarak, nerede olursak olalım,
özel hissetmek isteriz.
Garip olan şu ki; bunu beklerken biz,
başkalarını özel hissettirmekten çekiniriz.
Birine yardım etmek, derdini dinlemek, yol göstermek,
yakın davranmak...
Bunlar neden zor gelir?
Hep almaya mı alışığız?
Egolarımız sadece kendimize mi çalışıyor?
Birilerini anlamak, idare etmek neden bu kadar zor?
Neden hep “biz” daha önemliyiz?
İşte gizli gerçek burada yatıyor:
Beklediklerimiz, aslında bizim yapmamız gerekenlerdir.
Eğer biz bunları yapmadan sadece bekliyorsak…
"Bu bize olmaz."
Sevgilerimle,
Belgin BAYKAL
Kendimi yazarak ifade ettiğimi anladığımdan beri yazdım ve sizlerle paylaşmak istedim. Belki satırlarımda kendinizden bir şeyler bulursunuz☺️
Oğlum Var Derken
Mutlu bir başlangıçla gerçekleşen evlilik ve sonrasında
erkek çocuk beklentisi...
Birçok ailede büyük önem taşır erkek çocuk sahibi olmak.
"Erkek adamın oğlu olur" lafı da bunu iyice ateşler.
Her ne kadar "Erkek, kız fark etmez! Sağlıklı olsun yeter ki"
deseler de babalar, hep bir erkek çocuk beklentisi yatar.
O müthiş olay gerçekleştiğinde şenlik olur evler.
Erkek çocuğu sahibi olan baba, ağzını doldurarak “Oğlum oldu” der.
Annenin de çok başka bir haz duygusu başlar.
Bütün dünya, yeni doğan o küçük erkek çocuğunun üzerine kurulur.
Bir ailenin başına gelen en iyi şey olmuştur.
Erkek çocuğuna o gözle bakılır.
Bu özenle büyütülen çocuk, büyük bir törenle sünnet edilerek
aile tarafından “Erkek oldu” unvanına eriştirilir.
Oyunlar, maçlar, taraftarlık, skorlar... Her şey erkek çocuğu içindir.
Oğlum değil mi? Ne isterse yesin, ne isterse yapsın,
Bütün kızlar elinin kiridir. Çapkınlık onun şanından gelir.
Bu şekildeki abartılı sözlerle büyütülen erkek çocuğu için askerlik vakti gelir. Ailenin o heybetli bakış açısı ve erkek çocuğuna gösterdikleri özel durum, yerini matemli bir havaya bırakır.
Tabii ki zor bir durumdur: Ayrı kalmak, eski rahatını sağlayamamak...
Ama "Bir oğlum var" diyorsanız;
Gerçekten bir özrü olmadığı sürece, 1 ay da olsa askerlik yapmalıdır.
Onun dışında, bütün askerlik yapanlara büyük haksızlıktır bu "bedelli yasası."
"Oğlum var" derken, iyi düşünün:
Ne kadar iyi yetiştirdiniz?
Ülkesini, milletini, vatanını, ailesini sevip koruyacak kadar mı?
Yoksa bedelini ödeyebildiği her şeyi,
kendi menfaatleri doğrultusunda kullanacak kadar mı?
Sevgilerimle,
Belgin BAYKAL
Kendimi yazarak ifade ettiğimi anladığımdan beri yazdım ve sizlerle paylaşmak istedim. Belki satırlarımda kendinizden bir şeyler bulursunuz☺️
Anı Yaşamak!
Nedir Bu “Anı Yaşamak”?
Kimler gerçekten yaşar?
Kural nedir?
Annemin bir sözü vardır:
“Gittiğin yere kendi mutsuzluğunu götürüyorsan, boşuna zahmet etme.”
Ve ne kadar da doğrudur bu söz.
İçinizde cevaplanmamış sorular, geçmişin öfkesi, geleceğin kaygısı varsa…
Bunlar her gittiğiniz yere sizinle beraber geliyorsa, anı yaşayamazsınız.
Bir seyahate çıkmaya karar verdiniz.
Hava değişikliğinin iyi geleceğini düşünüyorsunuz…
Ama durun.
Kendinizi büyük bir valiz gibi düşünün.
Gerekli gereksiz ne varsa doldurun içine.
Sonra da onu taşımaya çalışın, yorulun, şikayet edin.
Dönüşte ise kendinize söylenin:
“Ne çok gereksiz şey almışım yanıma, çoğunu kullanmadım bile.”
İşte ruhun seyahati de böyle başlar.
İçine ne doldurduğumuzla ilgilidir.
Eğer yanınıza bir dolu olumsuz düşünce aldıysanız, gittiğiniz her yere o yükle varırsınız.
Ve farkında bile olmadan… manzaraları, detayları, güzellikleri kaçırırsınız.
Hayat, fazla anlam yüklenemeyecek kadar kısa.
Yediğiniz yemeği hissederek yiyin.
İçtiğiniz suyu fark edin.
Gördüğünüz yerleri şansınız sayın.
Eğer bu dünyaya bir anlam yüklemek istiyorsanız, önce kendi hayatınıza anlam katın.
Küçük şeylerden keyif almayı bilin.
Ve her gittiğiniz yere bedeninizi değil, ruhunuzu da götürün.
Burası olmadı, “Başka nereye gitsem mutlu olurum?” diye bir şey yok!
Mutluluk, sizin gözlerinizle gördüklerinizde gizlidir.
Nasıl bakarsanız, öyle görürsünüz.
Farkındalıklarınızı artırın.
Sadeleşin.
Birkaç tişört ve bir pantolonla dünyayı gezebilecek kadar hafifleyin.
Orhan Veli’nin de dediği gibi:
Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava…
Eğer bunların kıymetini biliyorsanız,
İşte o zaman…
“Anınızı yaşamaya” başlamışsınız demektir.
Sevgiyle kalın,
Belgin BAYKAL
Kendimi yazarak ifade ettiğimi anladığımdan beri yazdım ve sizlerle paylaşmak istedim. Belki satırlarımda kendinizden bir şeyler bulursunuz☺️
Ezik Demeyin Kimseye
Toplumun sessiz kahramanlarıdır onlar. Kendini öne atmayan, ama her şeyin farkında olan insanlar. Onlara ezik derler, çünkü bağırmazlar. Çün...
-
Geçen gün gözüme bu cümle çarptı ve üzerinde yazı yazacak kadar düşündüm. "Anahtar gibi sadece kaybolduğunda aranan...
-
Kartal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanlardandır. Bazıları 70 yıl kadar yaşar. Ama bu uzun ömür için, 40 yaşına gel...
-
Aile terapisti Dr. Susan Mandel, “Erkeklerin aldatmakla ilgili sorunları şu: Erkekler kadınlar gibi ilişkilerde yapıcı ve iletiş...


