30 Aralık 2019 Pazartesi
Hoşgeldin 2020
20 Aralık 2019 Cuma
Eşiniz İyiyse!
8 Aralık 2019 Pazar
Anlaşamıyoruz Demeyin!
22 Kasım 2019 Cuma
Hadi Bugün Yine İçelim
Her gün içmek için sebep arayanlar vardır, ama isimleri alkolik olmamıştır.
Her akşam içenlerdir onlar.
Değişik duygularla başlarlar demlenmeye, bakarsın yüzüne oturmuş bir acı, büyük derinlik
hafif bıyık altı bir tebessüm… O da size değil içtiği alkole hemen heveslenmeyin.)
Arka fondan gelen müziğe makamsız ama dertli bir yorum katarak, derin görünümlü ama alışılmış cümleler kurar.
Sonra yine yudumlar, yudumlasa iyi ne kadar hızlı içerse o kadar iyi içici sanır kendisini.
Aniden ağlamaya başlar ya da gözyaşları dolmuş gözünde ama bir türlü akmaz aşağı,
Sonra “Bak işte ağlayamıyorum bile” der, ona içer bir kadehte.
Haberlere bakar! En dertlisinden bir haber kapar ona üzülür.
Sonra ülke siyasetine geçer, "Ne olacak bu ülkenin hali" der, herkesi koyun ilan eder, kendisi aslan sütüne ya da kırmızı üzüm suyuna devam eder.)
Sonra kendine yapılanları düşünür.
Az mı nankör vardır çevresinde.
Bütün hayatını verdikleri bir çırpıda silmiştir onu ya da kıymet bilmemiştir.
Çok sevmiştir ama sevilmemiştir nedense.
Ya da kendi gibi seveni bulamamıştır.
Hadi yine içme sebebi.)
Bugünde böyle biter, yatağın yolunu yorgun derbeder bir şekilde zor bulur.
Sabah uyanır başında bir baş daha var neredeyse. Ağrılı bir güne merhaba der.
Aslında demez direkt küfreder.
-Ben böyle başında, içkinin de şu halime bak der.
Sanki silah zoruyla içirilmiş gibi söver.
Sonra ne mi olur?
Gün içinde ağrısı geçer, günü kurtarır ve akşam için büyük heyecanla içkisiyle buluşma randevusu ayarlar. Yanına iki arkadaşta aldı mı?
“Değmen benim gamlı yaslı gönlüme ya da bu akşam hüzünleri evde bıraktım, kör kütük sarhoş oldum umurumda değil!”
“Sefam olsun oh oh…”
“İşte hayat sensiz de yaşanıyor” derken bir alkollü günün daha sonuna kâh ağlayarak, kâh gülerek gelinir ama alkolik değildir.
Sadece her gün içebilenlerdendir.)
Ayrıca dertlilerdir her daim.)
21 Kasım 2019 Perşembe
İnsan Sevdiğini Öldürür mü?
Bencillik Yalnızlık Getirir mi?
25 Ağustos 2019 Pazar
“Emine Bulut” Olmak!
18 Ağustos 2019 Pazar
Uzakları Seviyorum Artık
1 Ağustos 2019 Perşembe
Fasülyeden Hayatlar
28 Temmuz 2019 Pazar
Farklı Kardeş Olmak!
7 Temmuz 2019 Pazar
Sen Çok Özelsin
İnsan her şeyden gidebilir de bir tek kendinden gidemez.
Herkesi arkasında bırakır da bir tek kendini bırakamaz.
Herkesi çok güzel değiştirmeye çalışır da bir tek kendini değiştiremez.
Daha doğrusu değiştirmeye kıyamaz.
O kadar doğru olduğuna inanır ki, bir zaman sonra kimse tarafından
anlaşılamadığını düşünerek yalnız olduğunu sanır.
Oysa ki yalnız değildir! Sadece diğerleri gibidir bazen.
Eleştirdikleri gibi, beğenmedikleri gibi…
Hatalarını görmez! Başkalarının yaptıklarıyla ilgilenir.
Olduğu gibi kabul etmek yerine oldurmaya çalışır.
Görmek istediği kendi gibi olmasıdır.
Ama o başkasıdır, başka bir kimlik, başka bir beyindir.
Allah herkesin ruhuna, “Sen çok özelsin ve farklısın” egosu yüklemiş.
Bundan dolayı kendini özel sanıp yalnızlaşma duygusu var olmuş.
Evet insan yaratılmış en özel varlıktır.
Kendi değerlerini bildiği, kendi gibi olduğu sürece.
Karşı tarafın duygularını ve hissettiklerini görmezden gelmediği sürece...
Çok kalabalık ailelerde bile, herkes bireysel olarak kendisini bir kalabalığın içinde kaybolmuş ve anlaşılamamış hisseder.
Ailenin içinde bile kimse kimseyi anlamak istemez!
Anlaşılmaya ve değer görmeye çalışır.
Kimsenin ne yaşadığı ya da nelerle mücadele ettiğini çok umursamaz.
Kendisinin nasıl olduğu ve neler yaşayacağı ya da neler hakkettiği daha ön
plandadır.
Herkesin bireysel hesaplaşmalarının olduğu bu ailede yalnızlaşma duygusundan
daha doğal ne olabilir ki?
Ailede en yakınlarınızla olan bu durum, toplumsal yaşamda daha büyük sorun halini almaz mı?
Vermeden almaya, anlamadan anlaşılmaya meyilli duygularda nasıl bir son bekler ki
bizi.
Kendimizi terk edip biz olmaya başladığımız zaman, her şey çok farklı olacak.
Mutluluğun sırrı bireysellikte değil! Üretmekte, paylaşmakta ve önce anlamakta gizli.
16 Mayıs 2019 Perşembe
Düşler ve Gerçekler!
Hayat bazen öyle insafsız ki,
Küçük bir boşluğundan yakalar,
Hissettirmez en zayıf anında,
Seni ta yüreğinden yaralar
Sezen Aksu’nun yine muhteşem sözlerinden bir bölümü…
Gerçekten de insanın en zayıf anında içeriye sızan bir virüstür aşk.
Kime? Niye? Neden? Sorularının yok olduğu bir an.
Direnci düşmüş bedene gelen bir hastalık.
Mantığın yok olduğu, yüreğinin sesini dinlediğin an.
Kendine uydurduğun bir sürü mazeretler...
Gerçeklerden kaçış, düşlerde yaşam…
Her zaman düşlerimizdeki gibi bir yaşam bekleriz.
Her şeyin bizim isteklerimiz doğrultusunda geliştiği,
Olmadığı zaman hayal kırıklıkları yaşadığımız...
Zararsız bir dünyada umutlarımızla yol aldığımız,
Bir insana yüklediğimiz bir sürü olgu ve nitelik, işimize geldiği gibi görme eylemi.
Gözümüzde büyüttüğümüz ve istediğimiz kimliğe soktuğumuz hayalimiz.
İşte ikilem burada başlar.
Düşlerimiz ve Gerçeklerimiz…
Yüzleşemediğimiz ve yüzleşmekten korktuğumuz, sonrasını göze almakta çektiğimiz güçlüktür gerçekler.
İki hali vardır benliğin ve kişiliğin,
Ya hayallerini seçip o dünyada yaşamak,
Ya da hayallerini yıkıp gerçeğe uyanmak.
Bedeninize ve ruhunuza hangisi uygunsa, seçiminiz o yönde gerçekleşir.
Bazen hayal gördüğümüz şeyler gerçeklerimizdir.
Bazen gerçeklerimizi hayal görmek isteriz.
"Düşler ve Gerçekler" işte ayrı ayrı yaşar…
Konuşmamız Gerek
Kendime bir hedef koymuştum. 3 tane kitap yazıp zirvede bırakacağım diye.) Aynen de verdiğim sözü tuttum. Yeni bir kitapla tekrar karşınız...
-
Geçen gün gözüme bu cümle çarptı ve üzerinde yazı yazacak kadar düşündüm. "Anahtar gibi sadece kaybolduğunda ...
-
Kartal, kuş türlerinin içinde en uzun yaşayanlardandır. 70 yıl kadar yaşayanları vardır. Ancak bu yaşa ulaşmak ...
-
“Aile terapisti Dr. Susan Mandel, “Erkeklerin aldatmakla ilgili sorunları şu: Erkekler kadınlar gibi ilişkilerde yapıcı ve ilet...