Emeklilik…
Yıllardır çalışan herkesin bir gün ulaşmayı hayal ettiği o sihirli kavram.
"Bir gün emekli olacağım" düşüncesiyle sabredilen yıllar,
Ertelemeler, planlar, umutlar…
"Hele bir emekli olayım" cümlesi,
çalışanların dilinden düşmeyen ortak bir umut hedefi.
çalışanların dilinden düşmeyen ortak bir umut hedefi.
Ben de bu konuda kendimi şanslı sayanlardanım.
Genç yaşta iş hayatına atılmamın avantajını,
erken emeklilikle görmüş biri olarak bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum.
Ama çevreme baktığımda…
Aynı şansı herkes için söylemek mümkün değil.
Birçok kişi geleceğini göremiyor.
Herkeste ortak bir endişe var: "Nasıl olacak bu iş?"
Motivasyon düşüklüğü almış başını gitmiş durumda.
Çünkü alınan kararlar çoğunlukla masa başından,
hayatın gerçeklerine dokunmadan alınıyor.
"Avrupa’da böyle, Amerika’da şöyle…" diyerek yapılan düzenlemeler,
Türkiye'nin kendine özgü yapısıyla hiç örtüşmüyor.
Bizim çalışma şartlarımız, sosyal güvencemiz,
emekli olunca yaşayacağımız hayat…
Onlar gibi değil, olmadı da zaten.
İnsanlara umut değil, belirsizlik veriliyor.
“Ne zaman emekli olacaksın?” diye sorduğunuzda,
yüzler ekşiyor, cevaplar kaçamaklaşıyor.
"Sayamıyorum bile…" diyorlar.
Çünkü 30 yaşında olan birisi için o tarih,
sanki bir başka ömre aitmiş gibi görünüyor.
Üstüne bir de 58-60 yaş sınırı ve 7000 gün prim şartı…
Birçok insanın gözünde, bu tabloya bakınca,
gelecek yerine belirsizlik, huzur yerine tükenmişlik beliriyor.
Oysa bu konu sadece “maliyet” olarak görülmemeli.
Bir insan, ömrünün büyük bir kısmını çalışarak geçiriyorsa,
karşılığında hak ettiği dinlenmeyi de görebilmeli.
Çözüm yok mu? Elbette var.
İstenirse yaratılır.
Vergilendirmede ayrı bir fon oluşturulur,
“emekliliğe destek katkısı” gibi.
İnsanlar neden ödediğini bilerek katkı sunar.
Hem sistem ayakta kalır, hem insanlar umutla çalışır.
Ama asıl ihtiyaç duyduğumuz şey:
insanca bir sistem, insanca bir yaklaşım.
Biraz daha empati.
Biraz daha adalet.
Ve en önemlisi, çalışanlara “değerli” olduklarını hissettirecek bir bakış açısı.
Unutmayın, çalışanın motivasyonu, ülkenin geleceğidir.
Ve lütfen…
Hiçbir hayali, "Bir gün emekli olunca yaparım" diye ertelemeyin.
İmkânınız varsa, bugün başlayın.
Çünkü gerçekten geleceğin ne getireceğini kimse bilmiyor.
Sevgiyle kalın,
Belgin BAYKAL

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder