8 Mayıs 2012 Salı

Ruhun Dekoltesi










Ruhundan suçlu olmak!

Ya da suçlandırılmak!

Bedeninin, beyninin ve ruhunun apayrı yerde olması.

Bu üçünü bir araya getirmek ne zordur.

Geldiğini sanırsın ama hiçbir zaman orada olmazlar!

Gerek yetişme tarzı gerek bulunduğunuz yer gerekse üzerinizdeki baskılar, sizi farklı yerlerde tutar.

Yıllar geçer, yaşınız ilerler ama ruhunuz hala küçük yaramaz bir çocuktur.

Ruhunuzu dinleyerek birçok şey yapmak istersiniz ama kır düşmüş saçlarınız ve ağırlaşan bedeniniz yetişemez ezip geçen yıllar karşısında.

Yaşadığınız olaylar karşısında suçlanırsınız,

“Senin yaşındaki bir insana yakışıyor mu böyle şeyler”?

“Bu yaştan sonra olacak iş mi”?

“Hiç yaşının insanı değilsin” şeklinde başlar söylemler yaş ve ruhun tezatlığıyla.

Hiçbir zaman olduğun yaşı yakıştırmazsın kendine.

“Yaşlandık artık” dersin ama ruhun isyan eder!

Çünkü o hala yapmak istedikleriyle doludur.

Zamanın hiçbir önemi yoktur onun için.

Beden öyle demez!

Oturur kalır gittiği yerde. Beyin ise ikisi arasında gider gelir.

Bir zaman sonra, yaramaz ruhunla baş edemezsin!

Üzülürsün, kırılırsın yapmak istediklerin ve yapamadıklarınla savaşa girersin.

Ya yenersin! Ya da yenik düşersin…

Ruhumuzun dekoltesi bedenimizi sarsa da biz yine yaşamak zorunda olduğumuz şekilde hayatımızı sürdürürüz.

İstediğiniz şekilde ruhunuza ayak uydurabiliyorsanız, siz de
dekolte bir ruha sahipsiniz.
Tüm suçlamalara, eleştirilere açık!

Ama cesur ve yürekli…

 
Belgin BAYKAL

Hiç yorum yok:

Konuşmamız Gerek

  Kendime bir hedef koymuştum. 3 tane kitap yazıp zirvede bırakacağım diye.) Aynen de verdiğim sözü tuttum. Yeni bir kitapla tekrar karşınız...