Hani sisli bir akşam perdeler titriyordu,
Gözüm ufka dalmıştı arkama dönmüyordum.
Kapıyı açıp gittin, bitmişti biliyordum,
İşte ben o şarkıyı henüz yazmadım…
Neco’nun söylediği ve daha sonra da yaşamına geçirdiği çok
güzel bir şarkısıydı.
Ayrılık kararı bomba gibi düşmüştü medyaya.
Bir de kendisinden bir hayli küçük birisini sevince bu boyut
daha da önem kazandı.
Baştan eşi Oya Hanım kabullenmek istemedi.
Bunu da çok güzel ifade etti.
“Seviyorum, mutsuzum” diye.
Haksız da sayılmazdı. Kaç yıllık hayat arkadaşıydı.
Ama giden gittikten sonra senin duygularını kim önemser ki.
Zamanla insan her şeye alışır.
Ya da alıştırılır…
Ki öyle de oldu.
Kendisine başka bir hayat kurdu,
Kendi derdinden çok insanların dertlerini dinledi.
Başka yaşamlarda çareler buldu.
Elindeki fenerle kendi yolunu da aydınlattı.
Oya Hanım bu ayrılıkla kendisini kazandı aslında!
Karşı çıktığı ve çok üzüldüğü olay, onun lehine döndü.
Belki hayatında ilk defa bu kadar huzurlu oldu.
Belki ilk defa aşkın ve sevginin bazen özgür bırakmak
olduğunu anladı.
Ama çok fazla sürmedi.
“Tam kendime geldim her şeyi kabullendim” derken!
Kızı Ayşe ÖZYILMAZER' de, kendisinden bir hayli büyük
Ali TARAN’ la evlendi.
Yani babasının evlendiği kızın yerini aldı.
Tarih döndü dolaştı kişileri değiştirerek yine karşısına aynı
durumu çıkardı.
Hayatta bedel ödemek bu olsa gerek…
Babası aynı durumu yaşadığı için kızının yanında yer almak
zorunda kaldı.
Çünkü her sarf ettiği kelime, dönüp dolaşıp kendisini
bulacaktı. Anne Oya Hanım artık kimseye bir şey diyecek
durumda değildi.
Tüm duyguları şaha kalkmış ve yaşananları kabullenmekten
başka çaresi kalmamıştı.
Bu yazıyı medya takip açısından okumayın!
Yaşanılanlar her zaman insanların başına gelebilecek olaylar.
Hayat, almasını ve görmesini bilene en güzel okul.
Kimseyi kınamamak ve eleştirmemek gerek,
Kimin ne olacağı ve ne yaşayacağı bilinmiyor maalesef…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder