8 Mayıs 2012 Salı

Düğün ve Cenaze!








 

Hayatımızın iki önemli katılım merasimi…
Birisinde mutluluğu, diğerinde acıyı paylaşmak.
İkisi de amaçları iyi olsa da ne kadar çelişkilerle doludur aslında.
Düğün merasimlerini düşündüğümüzde;
Aylar öncesinden başlar hazırlıklar, iki tarafı da memnun etme telaşı, ortada bir sürü laf söz, herkesin tecrübesi ve beklentisi, gelin ve damadın en çok bunalıma girdiği süreç…

Hiçbir şeyin yetişemeyeceğinin düşünüldüğü, hep bir aksilik beklentisiyle geçirilen dönemde

sonunda beklentiler yerini bularak düğün merasimi gerçekleşir.

Geride kırılanlar, unutulanlar ya da ilgilenilmeyenler olarak bir sürü memnuniyetsiz insan kalır.

Ne için yapılır bu düğünler?

Gergin ve rakip görünümlü aile taraflarını bir araya getirmek ve eğlendirmek için mi?

Eş, dost gibi bilinen insanların dedikodularına maruz kalmak için mi?

Evlenecek çiftlerin kendilerini eğlendirmeleri için mi?
Yoksa “Düğünümüz oldu” demek için mi?
İki tarafın da kayıp günüdür aslında eğlenilen gün.
Bir taraf “Gül” gibi kızını vermiş, diğer taraf “Aslan” gibi oğlunu.
Çocukların yuvalarından uçtukları gün yani!
Başka hayatlarda, başka soluklar ve uyanışların başladığı!
Zor bir süreç başlar her iki taraf içinde.
Aileler çocuklarının hayatlarını çekilip uzaktan izleyemezler!
Eskisi gibi görüşmek ve bir arada olmak isterler.
Görüşemedikleri her hafta için sitem dolu mesajlar verilir.
“Niye aranıp sorulmuyoruz ”diye!
Çocuklarda, kendi programları ve kararları doğrultusunda davranmak ister.
Böyle olunca iki tarafın da durumu daha da zorlaşır.
Evlenince her şeyin daha güzel olacağına inanan çiftler şaşırırlar.

Böyle mi devam edecek bundan sonrası diye!
Beklentiler bitmediği sürece böyle sürüp gider.
Flört ettiğiniz günleri özler olursunuz.
Önlem alınmazsa büyük hasar alır beraberlikler.
İdare etmek ve sabırlı olmak şart olur…
Cenaze merasimleri de başka bir yıkımdır insan hayatında.
Sevdiğini kaybetmek ve çok özlemek…
O acıyı sadece yakınları bilir.
Onlardan başka kimsenin içi yanamaz, onlar kadar kimse içten üzülemez.
Ne kadar üzgün olduklarını belirtseler de acılı ailenin yanında hafif kalır sözler.
Onlar üzüntü ölçer bir şekilde, cenaze sahiplerinin kimliklerini saptarlar. 

Ve en çok kimin üzüldüğüne karar verirler.
Diğer yandan da cenazeye katıldığı için huzurlu, bir gün aynı acıyı yaşayacağı için üzüntülüdür.

Düğün de cenaze de kayıptır aslında;
Birisinde daha az görürsün, diğerinde hiç göremezsin ve çok özlersin...
Ne kadar olaylar farklı yaşansa da bugünlerde eşimizi dostumuzu yalnız bırakmamalıyız.
Acıda, mutlulukta samimiyetle paylaşılarak azalır ve çoğalır…


Sevgilerimle

Belgin BAYKAL

Hiç yorum yok:

Konuşmamız Gerek

  Kendime bir hedef koymuştum. 3 tane kitap yazıp zirvede bırakacağım diye.) Aynen de verdiğim sözü tuttum. Yeni bir kitapla tekrar karşınız...