8 Mayıs 2012 Salı

Ne kadar Kendinizsiniz?














Ortaya karışık sipariş gibidir benliğimiz.
Her gün yeni kararlarla ve ruh haliyle güne başlarız.
Yapılacak ve yapılmış ne çok şey vardır.
Ama bunları neye göre yaparız, tam kestiremeyiz.
Gerçek karakterimiz ve isteklerimiz doğrultusunda mı?
Ya da toplumun ve çevrenin baskılarıyla şekillenmiş halimizle mi
Bir gün kendi doğrularımıza inanırken...
Ertesi günü başkasının bakış açısı ve yaşadıkları bizi etkileyebilir.
Ruhumuz ve kişiliğimizde olan değişimler birbirini kovalar.
Arada kendimiz gibi olmayı deneriz.
Sonra bunun yanlış olduğunu düşünür başka kararlar alırız.
Rollerimizde değişiklik yapar başkası oluruz.
Zaman aralıklarına sıkışır değişimlerimiz.
Bazen sıcak, ılımlı ve olumlu, bazen buzullar kadar soğuk,
mesafeli, karamsar…
Neyin iyi geldiğine bir türlü karar veremeyiz.
Mutluyum her şeyim var deriz.
Onu derken bile eksiklerimizi sayarız.
Övülmek ve değer görmek hoşumuza gider,
Ama bunu başkasına gösterirken cimrilik yaparız.
Gerçekler ve duymak istemediklerimiz bizi rahatsız eder.
Övgüleri beğeniyle, eleştirileri büyük tepkiyle karşılarız.
İyi olan her şeyi çabuk kabulleniriz.
Kötülerde isyan ederiz.
Hep “Muhteşem” olmak isteriz.
Ama bu kelimenin ne kadar “Muhteşem” bir değer taşıdığını
bilemeyiz.
Şeyh Şadi Şiraz bir sözünde “Olgun bir adamı dost edinmek isterseniz, tenkit edin; basit bir adamı dost edinmek isterseniz methedin.
Kendisini geliştirmek isteyen insan eleştirilere açık olur.
Gerçeklerden rahatsızlık duymaz.
Ama ben “Oldum” diyen insan, hiçbir zaman gelişemez.
Her zaman öz eleştirinizi kendiniz yapın, başkalarına bu hakkı vermeyin.
Kendi kimliğinizle ve öz benliğinizle hayatla barışık kalın…
Sevgilerimle,

Belgin BAYKAL

Hiç yorum yok:

Konuşmamız Gerek

  Kendime bir hedef koymuştum. 3 tane kitap yazıp zirvede bırakacağım diye.) Aynen de verdiğim sözü tuttum. Yeni bir kitapla tekrar karşınız...